17 Eylül 2021 Cuma İstanbul - Malatya - Levent Kanyonu - Harput - Elazığ 385 km.

Sabah, Kadıköy ve Taksim'den İstanbul Havalimanı'na transfer ve Türk Hava Yolları'nın saat 08:35'deki TK2630 no.lu uçuşu ile
Malatya'ya hareket. Saat 10:10'da varış ve karşılama. İlk olarak, 65 milyon yıl öncesine dayanan kaya oluşumlarının bulunduğu
Levent Kanyonu Seyir Terası'nda mola ve sarp kayalıkların bir tabloyu andıran manzarasını kuş bakışı olarak izleme. Ardından Malatya şehir merkezine doğru yola devam. Şehir merkezine varışta, öğle yemeği için serbest zaman ve ardından, yan yana beş konaktan oluşan ve geleneksel
Malatya Konakları'nın en güzel örneklerini oluşturan
Beşkonaklar ve içerlerinde bulunan
Etnografya Müzesi gezisi. Daha sonra, çok yeni
Dünya Mirası Listesi'ne giren
Aslan Tepe Höyüğü'ne doğru hareket. Varışta,
Aslantepe Höyüğü gezisi: Yukarı Fırat havzasında neolitik ve kalkolitik döneme ait bir çok yerleşim bulundu ancak M.Ö. 5.000'den, M.S. 11. yüzyıla kadar kesintisiz yaşam olan ve 8 arkeolojik katmandan oluşan bu şehir devletin özellikleri Aslantepe'yi ön sıra çıkarmakta. Özellikle burada göreceğiniz duvar resimleri eşsiz bir güzellik ve önemde. Sarayın kapısındaki aslan heykellerinin orijinallerini Ankara, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde görmek mümkün. Burada ise kopyaları bulunmakta. Gezinin ardından Elazığ'a doğru yola devam. Yol üzerinde Eski Malatya olarak anılan
Battalgazi'de mola verip, 1224 yılında Alaaddin Keykubat döneminde yaptırılan ve Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun İran'da ki cami mimari geleneğinin Anadolu'daki tek örneği olan
Ulu Camii ile geçmişi Roma İmparatorluğu'na dayanan
Eski Malatya Surları ve 1637 tarihinde IV. Murat'ın silahtarı Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılan
Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı'nı gezdikten sonra, Karakaya Barajı kıyılarından geçerek tarihi
Harput Kasabası'na varış. Burada, M.Ö 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından yaptırılan Harput kalesi gezisi. Ardından Pisa Kulesi'ni aratmayacak kadar eğik olan minaresinden dolayı
Eğri Minareli Camii olarak da anılan ve 1156-1157 yılları arasında, Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yaptırılan
Ulu Camii ile
Arap Baba Türbesi ve
Meryem ana Kilisesi gezilerinden sonra, bölge kadınlarının yaptığı takı ve dantellerin satıldığı
El Emeği Göz Nuru Çarşısı'nda son bir mola. Daha sonra, lokal bir restoranda yöresel yemeklerden oluşan akşam yemeği. Ardından
Elazığ'a doğru yola devam. Varışta otele yerleşme ve geceleme.
18 Eylül 2021 Cumartesi Keban Barajı - Onar Köyü - Arapgir - Tuğut köyü - Divriği 175 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden
Arapgir istikametinde hareket. Yol üzerinde
Keban Barajı'nda mola verip, ardından
Onar köyü'nde bulunan, 1200 ler den kalma ve eşsiz güzellikteki Cemevi ziyaret ettikten sonra Arapgir'e varış ve
Mir-i Liva Ahmet Paşa Camii ile
Millet Hanı gezileri. Mir-i Liva Ahmet Paşa Camii'nin kitabesine göre Camii'nin, 1716 tarihinde, Osmanlı padişahı III. Ahmet'in annesi Rabia Gülnus Ematullah Sultan'ın kethüdası, Arapgirli Veliyüddin oğlu Hacı Muhammed Efendi tarafından yaptırıldığı yazıyor. Tarihi Camii'nin restorasyonu esnasında, iç kısmında bulunan ve yer yer dökülen sıvaları kaldırınca, yerden tavana kadar uzanan 3 metre genişliğindeki motiflerden oluşan, gezerken görebileceğiniz muhteşem güzellikteki minberi ortaya çıktı. Millet Hanı'nın ise 1850 li yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kesme taşlardan iki katlı olarak yapılan hanın ortasında avlu ve şadırvan bulunmaktadır. Bu han Kültür ve Restore edilen Han'ın üst katı butik otel alt katı ise nostaljik alış veriş merkezi olarak kullanılmaktadır. Öğle yemeği için serbest zamanın ardından
Tuğut Köyü' ne hareket. Otobüsü, anayolda terk ettikten sonra, minibüslerle Tuğut (Çiğdemli) Köyü' ne varış: Şu an, çok bakımsız kalmış bu Alevi köyü Yemen evlerini anımsatan taş binalar bandırmakta. Eski bir tarihe ve geleneğe sahip olan Tuğut köyü'nün adı günümüzde "Çiğdemli"ye dönüştürülmüş. Tuğut, bir dönem Erzincan'ı Malatya'ya bağlayan eski yol üzerinde yer alıyordu. Bir konaklama merkezi, aynı zamanda bir üretim yeriydi. Geçen yüzyıllarda Tuğut'tan Divriği ve İstanbul'a göçen varlıklı aileler, geri döndüklerinde köyde geniş odalı, çarkıfelekli ahşap tavanları olan, ustalıkla planlanmış büyük evler yaptırmışlar ve Divriği'deki büyük konakları andıran evlerde oturmuşlardı. Eski yolun önemini kaybetmesi Tuğut'un önemini yitirmesine neden olmuş. Tuğut sokaklarını keşfettikten sonra Divriği'ye doğru yola devam.
Divriği, Fırat Nehri'nin bir kolu olan Çaltı Çayı Vadisi kenarında, çıplak ve vahşi görüntülü dağların ortasında, zengin demir madenleri barındıran toprakların üzerinde kurulmuş. Geçmişte, Mezopotamya'ya demir ihraç ederek zenginliğini arttıran yörede Ortaçağ'da inşa edilmiş olan ve 1985 yılından beri
Dünya Mirası listesinde yer alan
Divriği Ulu Camii ve
Darüşşifası şehri çok önemli kılmakta. Cami 1228-29 yıllarında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmed Şah'ın eşi ve Erzincan beyi Şah adlı bir mimara yaptırılmış. Plan tipi ve süsleme olarak benzeri olmayan bir eserdir. Camii ve Darüşşifa (tadilattan dolayı sadece dışarıdan görmek mümkün) gezilerinin ardından şehrin eski konaklarının olduğu mahallede gezinti. Ardından otele yerleşme. Akşam yemeği, bir tarihi konakta yöresel lezzetlerin tadımı. Geceleme otelde.
19 Eylül 2021 Pazar Kemah (Tren ile) - Taş Yol - Karanlık Kanyon - Kemaliye 240 km.

Sabah, çok erken alınacak kahvaltıdan sonra, otelden
Divriği Tren Garı'na gidiş ve
Tren ile Kamah'a hareket.
Doğu Ekspresi hattının en güzel manzaraları olan
Karasu ve
Çaltı Suyu Vadileri'ni göreceğiniz iki saatlik tren yolculuğuya, tarihte
Mengücek Beyliği'nin başkenti olan Kemah'a varış. Kısa bir çay molasından sonra Kemah gezisi: İlk olarak Fırat Nehri ve Kemah'a hakim bir tepe üzerinde, doğu-Batı yönünde uzanan ticaret yolunu koyumak amacıyla yapılmış ve mevcut duvarların Mengüceklilere ve Selçuklulara ait olmasına rağmen, arkeolojik kalıntıların Hitit-Urartu dönemine kadar uzanabildiği, görkemli
Kemah Kalesi'ne çıkış. Daha sonra
Sultan Melik Gazi ve
Behramşah Türbeleri ile kesme taştan yapılmış ve ahşap direkler üzerine oturan bir çatı ile kaplı olup, civardaki dini yapılara örnek olmuş, 1400'lü yıllardan kalma
Gülabibey Camii ziyareti. Ardından
Kemaliye'ye doğru yola devam. Yol üzerinde, Kemaliye'nin tren istasyonu olan ve geçmişte, tren gecikmelerinden dolayı ilginç bir kumarhaneye dönüşen
Bağıştaş'ta kısa bir mola verip, 1937 senesinde yapılan asma demir köprüyü gördükten sonra Kemaliye'ye varış ve otele yerleşme. Daha sonra öğle yemeği için, şehir merkezinde serbest zaman. Öğleden sonra, yapımı 100 seneden fazla süren
Taş Yol gezisi. Taş Yol'da yapılacak ilginç ve keyifli yürüyüşten sonra, dünyanın en büyük kanyonlarından olan
Karanlık Kanyon'un tekne ile keşfi. Tekne turu esnasında Kanyon'un muhteşemliğini seyrederken, tepelerden geçen Taş Yol sizlere eşlik etmeye devam edecek. Gezi sonrası, Yalçıner çiftliğinde yöresel akşam yemeği (Organik yaşam çiftliklerinden olan Yalçıner çiftliği, Buğday Derneği Tatuta Projesinin uygulandığı, çiftlik hayatında iş gücü desteği vererek tatil yapılan bir kurumdur). Yemekten sonra otele dönüş ve geceleme.
20 Eylül 2021 Pazartesi Sırakonak, Apcaağa, Ocak Köyleri ve Kemaliye 60 km.

Kahvaltı sonrası, kaldırım taşı sokakları ve ahşap evleriyle şirin
Sırakonak Köyü'nden
Apcaağa Köyü'ne 45 dakikalık bir doğa yürüyüşü. Apcaağa Köyü, şair
Ahmet Kutsi Tecer'in köyü olup şairin Orada bir köy var şiirine konu olmuş. Kaya başı kır kahvesinde muhteşem Kemaliye manzarası eşliğinde çay-kahve molası. Ardından, Apcağa köyü ve Ahmet Kutsi Tecer kültür evi gezisi. Daha sonra, Alevi kültürünün önemli yansımalarının bulunduğu Kemaliye nin
Ocak Köyü' ne hareket. Yol üzerinde, öğretmen emeklileri olan Bekir - Nermin Taştan evinin kayaların başına yapılış hikayesi eşliğinde Kemaliye manzarası ile fotoğraf molası. Ocak Köyü önceleri Şeyhler Köyü adı ile tanınırmış. Köyün kurucusunun manevi dünyasına candan bağlı olanlar Ocak Köyü adı yerine, genelde
Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini kullanmaktalar. Ülkemizde, Kültür Bakanlığına bağlı olarak bir köyde bulunan tek müze olan
Ali Güler Müzesi'ni gezdikten sonra, öğle yemeği için serbest zaman. Ardından
Yeşilyurt Köyü'nde bulunan yaklaşık 150 yıllık
Yeşilyurt Camii'nin harika tavan işlemelerini görmek üzere mola. Kemaliye'ye dönüşte
Doğa Tarihi Müzesi gezisi. TÜBİTAK tarafından desteklenen "Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti" isimli proje kapsamında kurulan ve yürütücülüğünü Prof. Dr. Ali Demirsoy'un yaptığı bu Doğa Tarihi Müzesi'nin hedefi ülkemizde doğa bilincini geliştirmek; kendi öz değerlerimize sahip çıkılmasını sağlamak; bölgenin ve ülkemizin biyoçeşitliliğinin ortaya çıkmasını sağlamak olarak saptanmış. Türkiye'nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan müzede, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergilenmekte. Müze gezisinden sonra Kemaliye mimari dokusunun günümüze kadar korunmuş olarak geldiği
Taşdibi Mahallesi, su değirmeni, mani yolu, Lökhane, Zincirli Kaya, Hamam ve
Kent Merkezi gezisi. Gezi sonrası otele dönüş. Akşam yemeği öncesi, otelin terasında,
Kemaliye folklor ve müziğinin örneklerinin sunulduğu fasıl heyeti gösterisi ve ardından akşam yemeği. Geceleme otelde.
21 Eylül 2021 Salı Kemaliye - Çemişgezek - Sağman Köyü - Pertek - Tunceli 200 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Tunceli istikametinde hareket. Yol üzerinde,
Vali Recep Yazıcıoğlu Köprüsü'nde mola verdikten sonra, olağanüstü manzaraları izleyerek, virajlı dağ yollarını aşıp
Başpınar Köyü'ne varış.
Munzur Dağı eteklerinde, 1400 mt. rakımda konumlanmış bu köyün, Tuğut'u andıran taş evlerle çevrili sokaklarını gezerken, kendinizi zamanın durduğu bir yerde hissedebilirsiniz. Burada verilecek molanın ardından
Çemişgezek'e doğru yola devam. Munzur ve Murat Nehirleri arasında, Yılandağı eteklerinde ve 975 mt. rakımda kurulmuş Çemişgezek'e varış. Şehrin ortasından geçen
Tağar Çayı'nın oluşturduğu vadi, hem güzelliği, hemde barındırdığı nesli tükenmekte olan vaşak ve benekli semender gibi canlılar açısından önemlidir. öğle yemeği için serbest zamanın ardından şehrin tarihi miraslarının keşfi. İlk olarak, şehre hakim bir tepede bulunan ve Selçuklu ile Osmanlı mimari tarzları arasındaki geçişi yansıtan
Yelmaniye Camii gezisi: Cami'nin günümüze kadar gelen görkemli taç kapısının taş işlemeciliği ve mezarlığındaki koç şeklindeki mezar taşları ilginçtir. Daha sonra, bir kaya üzerinde bulunan ve Pehlül Bey'in, uzun boylu oğlunun yattığı
Uzun Hasan Türbesi'ni ziyaret edip, Tahar Çayı üzerinde, şehir merkezine yakın bir konumda bulunan, 1807 yıllında Yusuf Ziya paşa tarafında inşa ettirilmiş
Tahar Köprüsü'nün ve
Derviş Hücreleri diye de anılan
İn Mağaraları'nın gezilmesi: Bozulmamış bir ekolojik yapıya sahip olan Tahar Vadisi'nin sarp kalker kayalarına oyulmuş bu odaların konut amaçlı yapılmış olmaları muhtemeldir. Ardından
Pertek istikametinde yola devam. Yol üzerinde, eski adı
Bargini olan
Karabakır Köyü'nde mola vererek, önemli bir
Dersim Alevi Ocağı olan ve bu konumu
Sünköy ile tartışma konusu olan
Ağuçan Ocağı'nı ziyaret. Yolun devamında
Sağman Köyü'ne varışta ise, Artukoğulları sülalesinden bir Türk Beyi tarafından yaptırıldığı sanılan
Sağman Kalesi (Derun-i Hisar) ile 1555'te Keyhüsrev Bey'in oğlu Salih Bey'in yaptırılan ve taç kapısındaki oyma işçiliği dikkat çekici güzellikte olan
Sağman Camii gezileri. Son olarak
Pertek'e varış ve Keban Baraj Gölü'nün sularından kurtarılarak, 1971/73 senelerinde yüksek tepelere taşınan, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Pertek Beyi Rüstem oğlu Baysungur tarafından yaptırılan
Baysungur Camii ile aynı bölgeye taşınan, 16.yüzyılda yapılmış
Çelebi Ağa Camii'lerinin gezilmesi. Baraj sularının yükselmesiyle bir adada kalan Pertek Kalesi'nin kıyıdan görülmesi ve Tunceli'ye doğru yola devam.
Tunceli'ye varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
22 Eylül 2021 Çarşamba Munzur Vadisi - Ovacık - Hozat - Tunceli 190 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, gün boyu beraber olacağınız yerel rehberimizle buluşarak Alevi kültürünün en önemli merkezi olan Tunceli'nin şehir merkezinde kısa bir gezi ve ardından
Munzur Vadisi Milli Parkı'na hareket. Munzur Irmağı'nı takip ederek Munzur Vadisi Milli Parkı'na varış ve Tunceli'ye dönene kadar
Milli Park, Gözeler, Ovacık ve
Hozat gezileri. Doğal güzellikleri açısından Türkiye'nin en önde gelen yörelerinden olan ve Tunceli-Ovacık arasında uzanan Munzur Vadisi, 1971 senesinde Milli park ilan edilmiş. Kuzeyde 3300 m'ye kadar yükselen Munzur Dağları, Mercan ve Munzur Suyu Vadileri tarafından parçalanmış, başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal veriler, endemik bitki türleri ve yöreye özgü hayvanlar ile zenginleşen bitki örtüsü ve yaban hayvan varlığı ile eşsiz bir bölge oluşturmakta. Milli Park'a girdikten sonra ilk olarak bölgenin en önemli ziyaretgahlarından olan
Ana Fatma Ziyaretgahı'nda mola. Daha sonra, Munzur'un can sularından
Halbori Gözeleri'ni ve
Laş Deresi'ni görerek
Ovacık'a varış. Ovacık'ta öğle yemeği ve şehri gezerek yöresel ürünleri alabilmek için serbest zaman. Ardından
Munzur Gözeleri'ne doğru yola devam. Munzur Gözeleri'ni gördükten sonra Hozat'a hareket. Yol üzerine, Anadolu'nun bir çok yerinde bulunan
Sarı Saltuk Türbeleri'nden biri gezerek
Hozat'a varış ve şehrin çarşısında mola. Daha sonra, Tunceli'ye döşüşte, oldukça harap bir durumda olan
Ergen Kilisesi kalıntılarını gezerek
Tunceli'ye varış. Son olarak
Merkez Cem Evi'ni ziyaret edip, ardından otele dönüş. Akşam yemeği, şehir merkezinde, yöresel bit lokantada. Geceleme otelde.
23 Eylül 2021 Perşembe Pülümür - Girlevik Şelaleri - Erzincan - Baksı Müzesi 315 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden
Pülümür istikametinde hareket ve yol üzerinde, plajlarıyla tanınan
Kutu Deresi'nde mola. Daha sonra, Pülümür Çayı'nı takip ederek yola devam.
Avcı Dağları'nın eteklerinden doğan Pülümür Çayı'nın Munzur Suyu'na katıldığı yerde kurulmuş
Pülümür Kasabası'na varış ve muhteşem manzaralar sunan
Pülümür Vadisi'nin gezilmesi: Urartular zamanından kalma
Gelin Odaları Mağaraları, zengin bir hanımın yaptırdığı rivayet edilen
Hanım Köprüsü ve Vadi'nin diğer ilginç köşeleri... Ardından
Erzincan'a doğru yola devam. Yol üzerinde,
Girlevik Şelaleri'nde kısa bir mola vererek Erzincan'a varış ve şehir merkezinde öğle yemeği için serbest zaman. Daha sonra, akşam konaklanacak
Baksı Müzesi'ne hareket.
Bayburt'ta şehir mekezinde kısa bir mola vererek Baksı Müzesine varış. 2014 Yılı Avrupa Konseyi Müze Ödülü'nü alan Baksı Müzesi'nin kuruluşu, bir gurbetçi çocuğunun, yıllar sonra bütün birikimiyle kendi doğduğu köye geri dönme öyküsüdür. Varışta Baksı Müzesi gezisi: Sergi salonları, depo müze, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konukevi ile 40 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi, Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlendi. Atölyedeki çalışmalar hakkında bilgi aldıktan sonra çevre gezisi ve Huykesen ağacı ziyareti. Müze ve etkinlikleri hakkında bilgi sahibi olduktan sonra Konukevi'ne yerleşme. Akşam yemeği Konukevi'nde
24 Eylül 2021 Cuma Baksı Müzesi - Sümela Manastırı - Trabzon 260 km.

Sabah, kahvaltıdan sonra, Müze aktivitelerine katılabilmeniz veya çevreyi gezebilmeniz için Konukevi'de serbest zaman. Ardından
Sümela Manastırı istikametinde hareket ve
Zigana Geçidi ile
Hamsiköy'de kısa yemek molaları. Daha sonra,
Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde yer alan ve denizden 1150, vadiden 300 metre yüksekte inşa edilmiş olan
Sümela Manastırı Gezisi: Rivayete göre, Bizans İmparatoru I.Theodosius zamanında (375-395), gördükleri bir rüya üzerine biri İstanbul'dan, öbürü de Atina'dan gelen Barnabas ve Sophronios adlı iki rahip mağarada buldukları bir kutsal haç üzerine, mağaranın girişine duvar örerek burayı bir kilise haline getirirler. Bu nedenle Manastır, Hristiyanlar için kutsal sayılan hac noktalarından biri haline gelir. 100 basamaklı, dar uzun bir merdivenle giriş yapılan Sümela Manastırı ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazmanın dışında toplam 72 odadan oluşmakta. 18. yüzyılda dini komleksin bir çok bölümü yenilenmiş ve bazı duvarları fresklerle süslenmiş. 19. yüzyılda ise büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en parlak dönemini yaşamış. Duvarlarını süsleyen ve İncil'den sahneleri anlatan fresklerin büyük bir kısmı bu dönemden olmasına rağmen, altlarında bir çok resim katmanı görmek mümkün. Manastır gezisinden sonra
Trabzon'a doğru yola devam. Trabzon'a varışta ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
25 Eylül 2021 Cumartesi Trabzon -Tirebolu - Akçaabat - İstanbul 180 km.

Sabah, kahvaltının ardından, otelden
Trabzon'u keşfetmek üzere hareket: İlk olarak, 13.yüzyılda, Kommenos Hanedanlığı döneminde Ayasofya'(Kutsal Bilgelik)ya ithafen inşa edilen ve 1572 senesinde camiye çevrilip, 1957/62 yılları arasında, Edinburgh Üniversitesi'nden Russell Trust tarafından yapılan bir restorasyondan sonra 1964 senesinde müzeye ve 2013 senesinde de yeniden camiye dönüştürülen
Ayasofya Camii ziyareti; ardından, Gülbahar Hatun Camii ve Trabzon kalesi'ni dışardan görerek yola Soğuksu Tepesi'ne doğru devam edip, burada, Art Nouveau tarzı harika bir yapı olan
Atatürk Köşkü gezisi; şehirde son olarak, Trabzon'a özel bir gümüş işlemeciliği sanatı olan,
Telkâri Atölyesi gezisi ve
Tirebolu'ya doğru yola devam. Adı, üç burun üzerinde kurulmuş olmasından dolayı "üç şehir" demek olan "Tripolis" kelimesinden gelen ve ilk olarak MÖ 7.yüzyılda, Karadeniz'de koloniler kuran Miletoslular'ın yerleştiği Tirebolu'ya varış ve öğle yemeği için serbest zaman. Daha sonra, Osmanlı dönemi sivil mimarisi izlerini günümüze taşıyan taşıyan
Tirebolu Evleri ve ilk yapılışı 13.yüzyıla kadar uzanan, şehrin en uç bölgesindeki
Tirebolu Kalesi gezileri. Ardından Trabzon'a doğru geri dönüş. Yol üzerinde, köftesi ve horonu ile meşhur
Akçaabat'ta mola: Günümüze kadar korunabilen en güzel Osmanlı sivil mimari örneklerini görebileceğiniz, sokakları, merdivenleri, duvarları, çeşmeleri ve ağaçlarıyla bir bütün olan dönemin yapısına tanıklık eden Orta Mahalle ve 13.yüzyılda, İmparator Aleksios tarafından, Selçuklular'dan korunmak için yaptırılan
Akçakale gezileri. Trabzon'un fethinden sonra, 7 sene daha alınamayan bu kale, daha sonra, Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Mahmut Paşa zamanında fethedilmiş. Kale gezisinden sonra, Derecik Vadisi'nde doğal bir güzellik olan
Sera Gölü'nde son bir mola vererek, Trabzon Havalimanı'na transfer. Türk Hava Yolları'nın, saat 18:00'deki TK7431 no.lu uçuşu ile İstanbul'a hareket. Saat 19:40'da Sabiha Gökçen Havalimanı'na varış ve yolculuğun sonu.