Batı Anadolu [Turuncu Otobüs 01]

Turuncu Otobüs, sizi İstanbul'dan Trakya, Ege Kıyıları, Batı Akdeniz ve Orta Anadolu'nun Ankara'ya kadar olan bölgelerine götürerek, geçtiğiniz yörelerin az tanınan Doğal ve Kültürel Mirasları'nı gezmenize olanak sağlayacak. Son senelerde çok konuşulan İğneada Longoz Ormanları, Truva Müzesi, İzmir Kemeraltı Çarşısı, Stratonikeia Antik Kenti, Ormana Düğmeli Evleri, Sagalassos ve Eskişehir, Odunpazarı Modern Müzesi bunlardan sadece ufak bir bölümü. Gezi detaylarını, programlar bölümünde daha geniş bir şekilde inceleyebilir, tatil programınızı yapabilirsiniz. Turuncu Otobüs'ün beş aya yayılan serüveni boyunca, tanımak istediğiniz yöreleri bir defada gezme mecburiyetiniz yok: Programınızı kaç kısa, bir kaç yolculuğa bölebilirsiniz...

TURUN ÖZELLİKLERİ

  • Turun başlangıç ve bitiş noktasını kendiniz belirleyin;
  • Katılma ve ayrılma noktalarınızı kolay planlıyabilmeniz için, tur programlarına saat çizelgeside ekledik;
  • Dilediğiniz Şehirden katılıp, Dilediğiniz Şehirden ayrılabilirsiniz;
  • Sadece satın aldığınız gece kadar ödeme yaparsınız;
  • Yaşadığınız şehirden, Turun başlangıç ve bitiş noktasına en kısa ulaşım imkanı;
  • Seyahatinizi, tatil sürenize ve görmek istediğiniz yörelere göre planlama imkanı;
  • Türkiye'nin hangi bölgesini gezmek istiyorsanız, turun o kadarına katılabilirsiniz;
  • Türkiye'nin Kültürel Mirasları'nı gerektiği gibi ve koşturmadan gezebileceğiniz seyahatler;
  • Bir çok şehirde iki gece konaklama;
  • Konforlu ve merkezi otel seçimleri;
  • 46 Kişilik konforlu ve hijyen kurallarına uygun otobüslerde maksimum 28 katılımcı;
  • Sosyal mesafeyi koruyabilmek ve turu rahat takip etmek için kişisel kulaklık sistemi;
  • Arzu edenler için akşam yemeklerinin dahil olduğu (İstanbul hariç) gezi programları;
  • Yöresel mutfakların lezzetlerini tadacağınız yemek menüleri;
  • Turun içerdiği bir çok ayrıcalığı, detaylı programlarda görebilirsiniz;
  • Ankara'da Mavi Otobüs'e geçerek yolculuğa Karadeniz istikametinde devam edebilirsiniz.

  • [09:00-18:30] Sabah, kahvaltının ardından, tüm gün Ankara'nın keşfi için otelden hareket. Bilinen tarihi en az onbin yıl öncesine uzanan Ankara'da, günümüze kadar Hititler, Frigyalılar (başkentleri Gordionu bu gezide keşfedeceksiniz), Lidyalılar, Persler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ikamet etmiş ve 1923 senesinden beri de Türkiye Cumhuriyeti başkenti olmuş. Köklü tarihi, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması ve bugün modern Türkiye'nin başkenti olması sebebiyle bir çok kültürel zenginliğe sahip olan Ankara'yı anlayabilmek için, tarihi şehrin etrafında yerleştiği kaleyi ve burada yerleşik bir çok müzeyi detaylıca gezmek gerekecek. Varışta geziye, "Res Gestae Divi Augusti" olarak bilinen ve ilk Roma imparatoru Augustus'un yaptığı işlerin dökümünü yapan yazıtın tapınak duvarı üzerine kazınmış olduğu Agustus Tapınağı'ndan ve Hacıbayram Camii'nden başlayıp, ilk olarak, 1921 yılında Atatürk'ün bir Eti Müzesi kurma fikrinden hareketle, Akkale Burcu'nda oluşturulan ve Türkiye'nin en güzel müzelerinden biri olup 1997 yılında Avrupa'da Yılın Müzesi seçilen Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunan eşsiz eserlerin keşfi ile devam ederek, kendinizi sadece Ankara'nın değil, Anadolu'nun tüm tarih mirasının içinde bulacaksınız. Paleolitik Çağdan başlayarak günümüze kadar, kronolojik sırayla sergilenen bu eserleri, Ankara Kalesi surlarına bitişik olan Mahmut Paşa Bedesteni ile Kurşunlu Han'da yerleşik olan müzede gördükten sonra, Çengelhan gezisi. 1522'de, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Mihrimah Sultan'ın eşi Damat Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış ve çeşitli dönemlerde Ankara'nın meşhur tiftiklerinin depolandığı mekan ve zaman zaman da tabakhane olarak kullanılmış olan Çengelhan, 1990 yılında vefatına kadar, Anadolu Beylerbeyi Karacapaşa'nin torunu Raife Kocabeyoğlu-Öngen'in mülküydü. Daha sonra, Koç Vakfı tarafından kiralanıp, restore edilerek, Ankara'nın ilk sanayi müzesine döşüştürüldü. Müzede, 1850'li yıllardan itibaren sanayide kullanılan araçlar, ilk daktilo, ilk televizyon gibi çeşitli elektronik araçlar, denizcilik, havacılık, karayolu taşımacılığı gibi alanların geçmişine ait objeler sergilenmekte olup çoğu Rahmi Koç koleksiyonundan bağışlanmıştır. Müze gezisinin ardından yemek ve Ankara Kalesi'ni gezmek için serbest zaman. Ardından, Ankara Kalesi'nde ve Saman Pazarı'nda, eski evleri ve ticarethaneleri göreceğiniz keyifli bir yürüyüş yaparak, Samanpazarı'nın dar sokaklarından Ulus'a kadar yürüyüş. Ardından, Kurtuluş Savaşı'nda cuma namazlarının kılındığı yer olduğu için Namazgâh Tepesi olarak anılan yerde, Cumhuriyet Dönemi'nin önemli mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanıp, inşa edilen Ankara Etnografya Müzesi gezisi. Müzenin önünde bulunan bronzdan yapılmış at üzerinde Atatürk heykeli 1927 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından yapılmıştır. Müze 1930 senesinde ziyarete açılmış, 1938 yılında Atatürk'ün vefatından sonra, müzenin iç avlusu 15 yıl süreyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun geçici istirahatgahı olmuştur. Son olarakda Anıtkabir ziyareti: Cumhuriyet'imizin en büyük simgesi olup Atatürk'ün yaşadığı döneme tanıklık edecek ve bizlere o günlerin hatıralarını yeniden yaşatacak olan bir çok eşya ve belgenin sergilendiği muhteşem yapıt Anıtkabir gezisi ile günün gezi programını bitirme ve otele dönüş.
  • [19:30 - 22:00] Akşam yemeği için Çankaya'ya hareket ve yol boyunca şehrin ışıklarını izleme imkanı. Yerel bir restoranda akşam yemeğinden sonra otele geri dönüş.
  • [08:00] Otel'den Beypazarı istikametinde hareket;
  • [09:30-12:00] Beypazarı gezisi: Tarihte, Kayı Boyu'nun ilk yerleştiği yerlerden olan Beypazarı Osmanlı Devleti'nin tımarlı sipahi merkezlerinden birisiydi. Istanbul, Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret noktası oluşturuyordu. Varışta Hıdırlık Tepesi'nden şehrin panoramik görüntüsünü seyredip, ardındanda şehrin tarihi merkezindeki evleri ve camileri yakından göreceğiniz bir yürüyüş. Şehirdeki üç bini aşkın konağın beşyüzden fazlası restore edilmiş. Bu turizm hareketi Beypazarı'nda örnek bir kalkınma modeli oluşturup, şehirdeki işsizliği sona erdirmiş. Yürüyüş esnasında meşhur Alaaddin Sokak'ta, ev hanımlarının yaptığı ve sattığı tarhana, makarna, el işleri ve takı ürünlerini görebilirsiniz. Beypazarı Yaşayan Müzesi'ni ve Suluhan Kervansarayı'nı da gezdikten sonra Nallıhan Kuş Cenneti'ne doğru hareket;
  • [12:00-13:30] Kuş Cenneti'nde mola vererel Nallıhan'a varış;
  • [13:30-14:30] Nallıhan gezisi: Nasuh Paşa Camii, Kocahan, Tarihi Belediye Binası ve Eski Halk Evi'ni görüp, kısa bir mesafe sonra Yunus Emre'nin hocası Tapduk Emre'nin türbesini de ziyaret ederek Göynük istikametinde yola devam;
  • [15:30-16:30] Bölgeye gelen ilk Türkler'in yerleştiği Göynük gezisi: Akşemsettin Türbesi, Romalılar döneminden beri kullanılmakta olan hamam ve Zafer Kulesi gezdikten sonra İstanbul'a hareket;
  • [19:30] İstanbul'a varış ve otele yerleşme;
  • [20:00-22:00] Sultanahmet Meydanı'nda, yerel bir restoranda akşam yemeği.
  • [09:00-13:30] Sık sık üzerinden geçtiğimiz fakat, yeraltındaki binlerce yıllık değerleri farketmediğimiz İstanbul sokaklarının altındaki bu gizli ve gizemli değerleri, rehber dostumuz Lalehan Utkan'ın sürükleyici anlatımından dinleyerek keşfedeceğimiz keyifli bir gezi:
    IV.yy'da Roma İmparatorluğu'nun başkenti olan tarih dolu şehrimizin, en eski meydanlarından olan Konstantinus Forumu' nda (Çemberlitaş) tura başlama. V.yy' da İmparator Theodosius ll'nin inşâ ettirdiği Şerefiye Sarnıcı gezisi sonrasında, Bizans'ın şehri ortadan ikiye bölen Mese Caddesi'ne, Osmanlıların deyimiyle Divanyolu'na çıkış. Romalı senatör Filoxenus'un, sarayına su depolamak amacıyla yaptırdığı, şehrin en eski sarnıcı Binbirdirek'i gördükten sonra, Bizans Devri'nde sosyal hayatın merkezi olan Hippodrom'u keşfedip, Büyük Saray kalıntıları ile Bizans İmparatorlarının ikamet ettikleri sarayın ilk yapılarından olan Magnaura Sarayı kalıntılarına iniş. IV. yy'dan kalan Daphne Sarayı'nın bir bölümü olan Mozaik Müzesi'ni de gördükten sonra sahildeki Bukaleon Sarayı'na varış. Modern bir mağazanın bodrumunda bulunan Nakilbent Sarnıcı ile turun sonu. Öğleden sonra, İstanbul'un size ilginç gelen köşelerini ve lezzetlerini gönlünüzce keşfedebilmeniz için serbest.
  • [20:00-22:00] Kumkapı'da, yerel bir balık lokantasında akşam yemeği.
  • [09:00-13:30] Fener ve Balat'ın sokaklarında dolaşmadan, İstanbul'un tarihin derinliklerindeki ruhunu hissetmek imkansız. Bu Ruh Rumlar'ın, Ermeniler'in, Yahudiler'in ve Türklerin birlikte oluşturdukları bir yaşam tarzının ruhu... Büyük ihtimalle, bu dönemlerde, Haliç'in kıyıları günümüzdeki Venedik'de ki Büyük Kanalı'nın kıyılarını andırmakta idi. Çoz az da olsa bugüne ulaşan kalıntılardan bunu anlamak mümkün. Maalesef son kalıntılarında nasıl katledildiğini bir çoğumuz yakinen hatırlamakta. Biz, bu kısa gezide, rehber ve sanat tarihci dostumuz Lalehan Utkan'ın anlatımlarıyla geçmişdeki Haliç kıyılarını gözümüzde canlandırmaya ve yaşadığımız bu muhteşem şehrin ruhuna ulaşmaya çalışacağız...
    Sabah, Kadir Has Üniversitesi önünden başlayarak, Kırım Savaşı ve Osmanlı'nın dış borçlardan kurtulma çabasının bir sonucu olan tütün deposunun hikayesiyle tanışma.. Fener'e kadar yol üzerinde olan yapılar tarihi Ayakapı Hamamı ve eski bir Bizans kilisesi olan Gül Camii gezileri. Fener ve Balat, 1500 yıllık tarihin sıkışıp kaldığı yerler. Rum cemaatinin okulları, Fener Ortodox Patrikhanesi ve Bizans' tan bu yana kullanılan tek kilise olan Maria Muhliotissa, Fener' de görülecek yerler arasında. Daha sonra sahile inerek Bulgar Kilisesi olarak bilinen Sveti Stefan' ı gezip ve Balat' a geçiş. 1492' de İspanya' daki engizisyondan kaçan Yahudi cemaatine Osmanlı Devleti kucak açar ve gemilerle getirilen bu insanları, ll. Beyazıd ağırlıklı olarak Balat ve Hasköy' e yerleştirir. O gün bugündür bir Yahudi semti olarak çıkar karşımıza Balat. 1930 lara kadar 7-8 farklı dilin konuşulduğu, 1960 ların ortasına kadar 7 mahallesinde 7 sinagog bulunan kadim bir semttir Balat. Merdivenli Yokuş, Çıfıt Çarşısı, Agora Meyhanesi ve sinagogları ( dışarıdan) görerek, Ermeni cemaatine ait olan Surp Hraşdagabed Kilisesi gezisi ve Çıfıt Çarşısı'nda turun sonu. Öğleden sonra, İstanbul'un size ilginç gelen köşelerini ve lezzetlerini gönlünüzce keşfedebilmeniz için serbest;
  • [20:00-22:00] Beyoğlu'nda, yerel bir restoranda akşam yemeği.
  • [08:00] Otel'den, Cittaslow (sakin şehir) unvanı ile Türkiye'deki 10 ilçeden de birisi olan Vize'ye doğru hareket;
  • [10:15-11:00] Vize gezisi: Tarihte değişik isimlerle anılan kent Byzia, Bizye, Bida, Biza, Vyza, Vizii ve son olarak da Vize olarak bilinmektedir. Bu şirin kasabada Kale, Antik Tiyatro kalıntıları ve Dionysos Mabedinin kalıntıları üzerine 6. Yüzyılda Bizans İmparatoru Jüstiyen zamanında inşa edilen Küçük Ayasofya Kilisesi gezileri. Osmanlı Döneminde Gazi Süleyman Paşa tarafından camiye dönüştürülen kilise, 1997 yılında onarımdan geçirilmiş ve günümüzde hala cami olarak kullanılmaktadır. İğneada yolu üzerinde, Demirköy'den 4 km. içeride bulunan Fatih dönemi Dökümhaneleri'nin keşfi. Fatih dönemi ve daha öncesinde yöredeki zengin demir yatakları göz önünde tutularak, buraya demir döküm merkezi kurulmuş ve Fatih, İstanbul'un fethinde kullandığı top güllerini burada döktürmüştü. Demirköy Tophane-i Amiriye İşletmeleri olarak anılan dökümhanede, 15. yüzyıl ortalarından 19. yüzyıl sonlarına kadar aralıksız üretim yapılmıştır;
  • [13:00-15:00] İğneada'ya varış ve otele yerleşme. Öğle yemeği molası;
  • [15:00-18:30] Yerel rehber ile Longoz Ormanları Gezisi: Longoz Ormanları, Istranca Dağları'ndan Karadeniz sahillerine doğru akan derelerin taşıdığı alüvyonların birikmesi ve mevsimsel olarak sular altında kalması sonucunda oluşmuş. Bu alan bir Milli Park olup 3155 hektarı kapsamakta. Burada, uzunluğu 10 km kadar olan kumullar üzerinde kendine has bitkiler yaşamakta. Bu kumullar karadaki bataklık, göl, longoz gibi tatlı su ekosistemleri ile denizi birbirinden ayırmaktalar;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Edirne istikametinde hareket;
  • [09:30-10:30] Sarpdere Köyü sınırları içinde bulunan ve Trakya'nın turizme açılmış tek mağarası olan Dupnisa Mağarası gezisi. Yeşilin her tonunu görebileceğiniz yoğun bitki örtüsüyle kaplı bir bölgede, ikinci jeolojik zamanda mermerler içerisinde birbirine bağlı iki kat ve üç mağaradan oluşmuştur. Toplam uzunluğu 2720 metre olan sistemin üst katını, Kuru ve Kız Mağaraları oluşturur. Gelişimini tamamlamış bu mağaralardan, 50-60 metre aşağıda Sulu Mağarası yer alır. İçinden devamlı akışı olan bir yer altı nehri akan ve deniz düzeyinden 345 metre yukarıda giriş ağzı bulunan bu mağaranın toplam uzunluğu 1977 metredir. Son noktası ise, girişten 61 metre yukarıda yer alır. Mağaranın alt kısmı, burada yaşayan yarasaların çiftleşme dönemlerinde ziyarete kapandığından, sadece üst kısmını gezmek mümkün olabilmekte. Mağaranın keşfinden sonra, bulunduğu konum sebebiyle yüzyıllar boyunca hem batı hem de doğu kültürünün etkisinde kalmış olan Kırklareli'ne doğru yola devam;
  • [12:00-3:30] Kırklareli'ne varışta şehir turu ve öğle yemeği için serbest zaman: 1383 yılında Köse Mihalzade Hızır Bey tarafından yaptırılanmış olan ve zengin kalem işi süslemeleri ile erken Osmanlı dönemi yapılarının bir örneği olma özelliği taşıyan Hızırbey Camii; 1577 yılında kare planlı olarak yaptırılmış olan Kadı Camii gezileri ve şehir merkezinde mola. Ardından Edirne'ye doğru yola devam;
  • [14:30-19:00] Osmanlı İmparatorluğu'nun 2.ci başkenti ve serhat şehri Edirne'ye varışta otele yerleşme ve şehir turu:
    Osmanlı padişahı II. Selim'in 90 yaşındaki Mimar Sinan'a yaptırdığı ve Sinan'ın ustalık eserim dediği, Sultan 2.ci Beyazıt tarafından, 15.ci yüzyılda, Tunca Nehrinin kıyısında tıp medresesi olarak yaptırılan 2.ci Beyazıt Külliyesi, ve Kale içinde bulunan Edirne Büyük Sinagogu. Gezilerin bitiminde Karaağaç'a hareket. Bir çok defa Yunanistan eğemenliğine geçen Karaağaç Lozan anlaşmasıyla Türkiye sınırlarında kaldı. Burada bulunan Karaağaç Tren İstasyonu, II. Abdülhamit devrinde Mimar Kemalettin Bey tarafından İstanbul'daki Sirkeci Garı örnek olarak yapılmış ve bugün Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılmakta. Gar binasına dışarıdan göz attıktan sonra, yine Trakya Üniversitesi Rektörlüğü alanı içerisinde bulunan Lozan Anıtı ve çok zengin içerikli Lozan Müzesi ziyareti. Edirne'ye geri dönüşte Meriç Köprüsü'nde mola ve ardından Kapalı çarşıda serbest zaman;
  • [20:00-22:30] Akşam otobüsle Tunca Nehri kıyısına hareket. Bizim için özel olarak hazırlanan yayın balığı şiş tadımından oluşan akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Uzunköprü istikametinde hareket;
  • [09:00-10:30] Uzunköprü'ye varış ve şehrin gezisi: Uzunköprü'nün tarihi, Edirne'nin Osmanlı İmparatorluğu'na 92 sene başkentlik yaptığı döneme dayanır. 1393 metre uzunluğundaki tarihi taş Uzunköprü bu güzel şehrin Dünya Kültür Mirası Listesi'ne eklenen eserlerinden biridir ve dünyanın en uzun taş köprüsü olarak bilinir. Eski adı Cisr-i Ergene'dir ancak zaman ile Ergene Nehri'nin üzerine inşa edilmiş olan eşsiz taş köprünün Uzunköprü olarak anılır. Köprü'den sonra 1443 yılında Sultan II. Murat döneminde yapılmış olan Muradiye Camii gezisi. Ardından, 1873 yılında inşa edilip Çanakkale Savaşı'nda büyük bir rol üstlenen Uzunköprü Tren İstasyonu' nunda ve 1914 yılında inşa edilip bugün ilçe kütüphanesi olarak hizmet veren Türk Ocağı Binası ile Mustafa Kemal Atatürk'ün çalışma arkadaşları arasında bulunan Mazhar Müfit Kansu tarafından kaymakamlık dönemin inşa edilen Demokrasi Anıtı'nda birer mola ve daha sonra Gelibolu'ya doğru yola devam;
  • [12:00-13:30] Varışta, Gelibolu'da, Çanakkale Boğazı kıyısında, öğle yemeği için serbest zaman;
  • [13:30-18:30] 1973 yılında Milli Park ilan edilen Gelibolu Savaş Alanları ve Şehitlikleri gezisi. 8,5 ay süren bu savaşta ölen ve şehit olan 500 binden fazla askerin anısına yapılan 56 yerli anıt ve şehitlikle, 35 yabancı mezar ve anıtın bulunduğu Milli Parkta, Çanakkale Şehitleri Abidesi'ne kadar uzanacak bir ziyaretten sonra, feribotla Çanakkale Boğazı'nı geçerek otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Truva istikametinde hareket;
  • [09:00-11:00] Truva Antik Şehri ve Müzesi gezisi: Yunan mitolojisinde meşhur Truva savaşlarının geçtiği ve arkeolojik kazılar sonucunda 9 yerleşim katmanına ulaşılan Antik kentin keşfi. Tarihte, herhalde bir kadın kaçırma olayı nedeniyle çıkan en büyün savaş olan Truva savaşları Anadolu'lu ozan Homeros'un İlyada ve Odysseia adlı destanlarına göre 10 yıl sürmüş. Çıkış nedeni ise Truva'lı Paris'in Sparta Kralı Menelaus'un karısı Helen'i kaçırması. Bunun üzerine Akalar Truva kentine saldırırlar. Çağımızda, Truva'yı şöhrete kavuşturan ise Alman tüccar, maceracı ve hırsiz Heinrich Schliemann oldu. 1871 yılında Osmanlı Devleti'nden izin alarak Hisarlık Tepe'deki höyükte kazı yaparken bulduğu hazineyi Yunanistan'a kaçırdı. Uzun bir yolculuktan sonra, hazinenin önemli bir bölümü bugün Moskova, Puşkin Müzesi'nde sergilenmekte. Gezinin ardından Assos'a hareket;
  • [12:00-14:00] Midilli Adası'nın karşısındaki bu şirin balıkçı köyünün tepesinde bulunan Assos Antik kenti harabeleri, geçmişte Aristo'nun burada kurduğu felsefe okuluyla tanınmış. Şehrin en tepesinde ki Dorik üslupta inşa edilmiş ise, muhteşem duruşuyla ziyaretçileri adeta Aristo'nun seminerlerine doğru sürüklemekte. Antik şehri gezdikten sonra Behram Köyü'nün balıkçı limanında öğle yemeği için serbest zaman. Ardından Ayvalık'a doğru yola devam. Yol üzerinde Yeşilyurt Köyü'nde kısa bir mola;
  • [16:30-18:30] Ayvalık'a varış. Tarihi Şehir Merkezi ve Şeytan Sofrası gezileri. Ardından otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Bergama istikametinde hareket;
  • [09:30-12:15] Bergama'ya varışta teleferikle, Bakırçay'a hakim bir tepenin üzerinde kurulu, tarafından Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilen Antik Bergama Akropolü'ne çıkış. Tapınakları, tiyatrosu ve gimnasyonu ile antik çağın en muhteşem kentlerinden biri olan Bergama, ilk defa burada kullanılan parşömen kağıdının da isim babasıdır. İkiyüzbinden fazla eserin bulunduğu Bergama Kütüphanesi'ni Romalı Komutan ve Devlet Adamı Marcus Antonius, Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya armağan ederek İskenderiye'ye yollamış ve burada da çıkan bir yangında antik çağın en büyük birikimi yok olmuştu. Akropol gezisinden sonra, otobüsle Asklepiyon'a hareket. Burası antik dönemde çok önemli bir sağlık tedavi merkezi idi. Kazılar ilk Asklepios Tapınağı'nın M.Ö 4.yy'ın ilk yarısında kurulduğunu gösterir. Yükseliş dönemini yaşadığı Roma Çağında ise şehirden Asklepion'a giden kutsal yol Propylon avlusunda son buluyordu. Gerek bu yolun, gerekse Asklepios Kutsal Alanının, galerili avlunun, tiyatronun, kült salonunun, kütüphanenin, yuvarlak planlı Asklepios Tapınağının kalıntılarını günümüzde görmek mümkün. Kompleksin Güney kesiminde ise Hellenistik Dönemden kalma üç küçük tapınak ile tedaviler için kullanılan uyku odaları, kutsal kaynak ve havuzlar bulunmakta. Gezinin ardında şehirde serbest zaman. Daha sonra Eski Foça'ya doğru hareket;
  • [13:30-15:00] Eski Foça'nın merkezinde kısa bir gezinti: Foça, eski yapısını daracık taş sokakları, eski evleri ve balıkçı tekneleriyle günümüze kadar koruyabilmiş ender kasabalardan biri. Foça'da, öğle yemeği için serbest zaman;
  • [16:00-19:00] İzmir'e varış ve Kadifekale'den şehrin muhteşem manzarasını seyir. Daha sonra, Alsancak'ta serbest zaman. Ardından otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [09:00-16:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden İzmir Şehir Turu için hareket:
    İlk olarak, Kültürpark içerisinde bulunan, yeni İzmir Tarih ve Sanat Müzesi gezisi. Bu müze, ilk Müze'nin kapasitesi 2004 yılında dolunca kuruldu. Taş Eserler, Seramik Eserler ve Kıymetli Eserler Bölümleri olmak üzere üç bölüme ayrılan Müze tek katlıdır. Müze'den sonra Basmahane semtinde bulunan Antik Agoragezisi. İyon tarzı agoraların en büyük ve iyi korunmuş olanı olarak kabul edilen ve MS. 2. yüzyıla tarihlenen Antik Symirna Agora'sı, şehrin merkezinde bir avlu etrafında sütun ve kemerler üstüne üç katlı olarak inşa edilmişti. İzmir Müzesi tarafından sürdürülen kazı çalışmalarında bazilika ve batı stoanın büyük bir bölümüyle doğu stoanın kuzey ucu açığa çıkarılmış ve Faustina Kapısı ayağa kaldırılmış. Agora gezisinin ardından, tarihî ve yaşayan en önemli alışveriş merkezlerinden biri olarak labul edilen, Agora'dan Konak Meydanı'na kadar uzanan geniş bir alana yayılan Kemeraltı Çarşısı'nın ve buradaki Sokak Lezzetleri'nin keşfi için yürüyüşe devam. Ondan fazla camii, bir Havra Sokağı, yirmiye yakın tarihi han, binlerce dükkan, eski oteller ve Cumhuriyet'ten eski ticarethaneleriyle, İzmir ve bölge halkının alışveriş merkezi olan Kemeraltı'nda, sokaklarında kurulu tezgah ve ufak halk lokantalarında da envai çeşit yöresel lezzeti de tatmak mümkün. Hacı Beşir Ağa tarafından 1744 yılında yaptırılan ve İzmir Liman Kalesi'nin yakınında bulunan Kızlarağası Hanı ile başlayan gezi, bir çok ilginç mekanın ve lezzetlerin keşfi ile Konak meydanı'na kadar devam edecek. Burada, 1901senesinde, Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıldönümü kutlamaları dahilinde yaptırılan, Kuzey Afrika ve Endülüs mimarisi izleri taşıyan meşhur Saat Kulesi'ni ve 1890 yılında ünlü Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından gümrük binası olarak planlanıp, inşa edilen, günümüzde de bir alış veriş merkezine dönüşen Konak Pier binasında serbest zaman. Daha sonra tur otobüsüyle Urla'ya doğru hareket;
  • [17:00-22:00] Varışta ilk olarak,Urla'nın merkezine giderek, Ayerva Cafe'de zeytinyağı tadımı. Ayerva Rüzgalı Vadi çiftliği'nin bir çok organik ürününüde bulabileceğiniz bu kafede, sizin için seçilen zeytinyağlarının anlatımı ve tadımı. Lezzet farklılıklarının çokluğu sizleri şaşırtacak. Tadımdan sonra, Urla'nın İskele mevkiinde inanılmayacak ilginçlikte bir "Eski Ev ve İşlik Aletleri Koleksiyon"unu göreceğiniz Pera Otel'de kahve molası. Daha sonra şehir merkezinde yöresel lezzetlerden oluşan akşam yemeği. Yemekten sonra İzmir'e dönüş ve geceleme.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Efes istikametinde hareket;
  • [09:30-11:30] Efes Harabeleri gezisi: Efes, Antikçağ'dan beri, eşsiz mimari eserleriyle ayakta kalmayı başarmış görkemli bir metropolis olmasından dolayı Dünya Mirasları Listesi'ne girdi. Anadolu'nun ana tanrıça (Kybele) geleneğine dayalı, antik dünyanın yedi harikasından Artemis Tapınağı'nın da Efes'te olması, şehrin önemini artırıyor. Efes Örenyeri'nde başta Hellenistik ve Roma olmak üzere, farklı uygarlıklara ait üst düzey kentleşme, mimarlık ve din tarihinin simgelerini görebilirsiniz. Antikçağ'da önemli bir liman olan Efes, Menderes Irmağı'nın alüvyonları sayesinde, bugün denizden bir kaç kilometre uzaktadır;
  • [12:00-13:30] Şirince gezisi ve öğle yemeği için serbest zaman. 19. yüzyılda, incir üretimiyle meşhur 1800 haneli bir Rum kasabası olaran Şirince'nin sakinlerinin, sıtmadan dolayı Efes şehrini terkederek buraya yerleşen eski Efesli'ler olduğu düşünülür. Günümüzde zeytin ağaçları, taş evleri ve dar sokaklarıyla adını hakkettiğini söylemek abartı olmaz. Burada keyifli bir gezi yapıp, küçük ve tipik retoranlarında yöresel yemeklerin tadına bakabilirsiniz;
  • [14:15-15:00] Meryem Ana Evi gezisi: Selçuk yakınındaki Bülbül Dağı'nın üzerinde bulunan Meryemana Evi, Alman rahibe A. Katherina Emerich'in rüyasında görmesi üzerine, 1891 yılında Lazarist papazlar tarafındandan keşfedilmiş. İsa'nın ölümünden sonra, St. John'ın Meryem Ana'yı Efes'e getirdiği bilinmekte. Bu nedenle, Meryem Ana'nın son günlerini bu evde geçirdiğine inanılır. Müslümanlarca da kutsal sayılan evde, Papa VI. Paul'un 1967'deki ziyaretinden sonra, her yıl ağustos ayının 15. gününde ayinler düzenlenmekte ;
  • [15:30-17:00] Selçuk'da serbest zaman: Eski adı Ayasuluk olan Selçuk, 1304 yılında Aydınoğulları Beyliği'nin, 1426 yılında ise Osmanlı Devleti'nin hâkimiyeti altına girmişt ve Efes'in bir devamı olarak yaşamını günümüze kadar sürdürmüştür. Bu şirin kasabada St. Jean Kilisesi kalıntılarını, İsa Bey Camii'ni, Artemis Tapınağı kalıntılarını veya Efes Müzesi'ni gezebilirsiniz. Daha sonra Kuşadası'na doğru yola devam;
  • [17:30-20:0] Otel'e yerleşme ve Kuşadası'nda serbest zaman;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Güzel Çamlı istikametinde hareket;
  • [09:30-10:30] Dilek Yarımadası Milli Parkı'nda deniz ve gezi molası. Ardından Priene Antik Kenti'ne doğru hareket;
  • [11:30-12:30] Priene Antik Kenti gezisi: M.Ö.4. yüzyılda kurulan Priene antik kenti, 12 ion kentinden biri olup, birbirini dik kesen caddeleri ile ilk planlı şehir sisteminin öncüsü olmuştur. Kurulduğu dönemde denize yakın olan hatta limanı bulunan kentin Sur duvarları 2,5 kilometrelik bir alanı kapsar. Kent, Menderes nehrinin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle, zaman içinde denizden uzaklaşmış ve önemi yitirmiş. Priene antik kenti doğal yapısını bozmadan günümüze kadar ulaşmış olup bir çok ilginç antik yapıya ev sahipliği yapmakta. Gezinin ardından Karina'ya doğru yola devam;
  • [13:00-14:00] Taş evleriyle meşhur Doğan Bey köyünde kısa bir mola vererek, Menderes Deltası'nın denizle buluştuğu noktada, çok özel bir konuma sahip olan Karina Sahili'nde öğle yemeği molası ve sonrasında Milet Antik kenti'ne hareket;
  • [14:30-15:30] Milet Antik kenti gezisi: Arkaik dönemde denizcilikle gelişen bir liman olan kent, Büyük Menderes ağzının çoğu kez değişmesi ve toprakların alüvüyonlarla dolması sonucu denizden uzaklaşmış. İyonya'da merkez durumundaki Miletos, Thales, Anaksimenes, Anaksimandros ve Hekataios ile, akılcı düşüncenin, geometrinin, astronominin ve felsefenin temellerinin atıldığı yer olarak da bilinmektedir. Şehrin tarihi kalıntılarını gezdikten sonra Didim'e soğru yola devam;
  • [16:00-18:00] Didim Apollon Tapınağı gezisi ve şehir merkezinde serbest zaman: Apollon'a adanan ve bir kahinin yaşadığı tapınağın Efes'deki, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Artemis Tapınağı'na kutsal bir yol ile bağlı olduğuna inanılmaktadır. Tapınak'ta, hala ayakta duran dev sütunlar ve Medusa Başı kabartması muhteşemdir. Antik dönemde, buradaki kahinleri görmek ve bilgi edinmek isteyen insanlar çok uzaklardan gelerek, kehanetleri öğrenebilmek için önemli ücretler öderlerdi. Bunlar genelde savaşa girecek olan devlet adamları, ordu komutanları ve hastalıkları ile ilgili bilgi almak isteyen kişiler oluyordu. Geziden sonra, didim şehir merkezinde serbest zaman ve ardından Kuşadası'na geri dönüş;
  • [19:00] Otel'e varış.
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Birgi istikametinde hareket;
  • [10:00-11:00] Tire'de kısa bir mola verek Birgi'ye varış ve tarihi kasabanın keşfi: 2012'de Dünya Mirası Geçici Listesi'ne eklenen Birgi, asırlık çınar ve kestane ağaçları, köşkleri, kırmızı kiremitli ve ahşap pencereli taş evleri ile çok şirin bir Ege köyüdür. Gezerken göreceğiniz minarelerinin turkuaz ve turuncu mozaikleri, evlerinin cumbaları, pencerelerinin oyma ve süslemeleri, çeşmelerinin kabartma desenleri ile Birgi, adeta bir açık hava müzesidir. Gezinin ardından Sardes Antik Kenti'ne doğru yola devam;
  • [12:00-14:30] Sardes Antik Kenti gezisi: Sart Beldesi'nde, Tmolos Dağları'nın eteklerinde bulunan Antik Kent, Gediz Nehri'nin suladığı ovada ve Anadolu'nun içlerinden gelen ticaret yolunun üzerinde konumlanmış. Demir Çağında Lydia Krallığı'nın başkentidir. Ovanın 300 mt. üzerinde bulunan akropolisi kale gibidir. Akropolis'in eteğinde yer alan Paktolos Nehri kente yalnızca su değil, altın da taşımıştır. Bugün bilinen madeni para yani sikkenin doğum yeri olan Sardes, antik dünyanın önde gelen şehirleri arasındadır. Göl kıyısnda bulunan ve Bin Tepeler diye anılan tümülüs mezarlık dünyanın en büyük tümülüs alanıdır. Şehre girişte dikkat çeken Gymnasium'un arkasında Hamam ve bin kişi alabilen Sinagog ile yer mozaikleri ve Sütunlu Çeşme çok iyi korunmuştur. Antik Kent gezisinden sonra, Salihli'de öğle yemeği molası ve Kula'ya doğru yola devam;
  • [15:15-17:30] Kula Evleri ve Jeoparkı gezisi: Kula, Osmanlı kent yerleşiminin tipik bir örneği olup günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş bir anıt kenttir. 18.yüzyıla uzanan Kula evleri, genellikle iki katlı ahşap yapılar olup, zemin katları taş ve taşıyıcı ağaç yapı tekniği ile inşa edilmiştir. Dış kapıları çok parçalı ve işlemelidir. Gerek kapıları, gerekse diğer süslemeleriyle, kendinizi zaman tünelinde hissedeceğiniz bir görüntü sağlamaktalar. Kentin bu ilginç sokaklarında gezindikten sonra, Dünya Mirasları Listesi'nde Türkiye'nin ilk ve tek jeoparkı olan ve içerdiği Peri Bacaları'ndan dolayı Kuladokya diye adlandırılan Anadolu'nun en genç volkan konilerini, peri bacalarını, mağaraları, volkanik kayaçları, lav akıntılarını göreceğiniz, vadiler ve Gediz Nehri boyunca yürüyüş;
  • [18:30] Uşak'a varış. Otele yerleşme ve şehirde serbest zaman;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Ulubey Kanyonu istikametinde hareket;
  • [09:30-10:15] Banaz çayı üzerinde, 24 metre yükseklikte bir taş köprü olup çok hoş bir manzara sunan, Frigyalılar döneminde yapılmış Clandras Köprüsü'nde kısa bir moladan sonra, Dünya'nın iki büyük kanyonundan biri olan Ulubey Kanyonu' nun seyir terasına varış ve muhteşem manzaraları izlemek için mola. Ardından, Blaundus Antik Kenti'e doğru yola devam;
  • [10:30-11:00] Roma döneminde hayli önemli bir yerleşim yeri olduğu bilinen Blaundus Antik Kenti'nde gezi molası. Burada tapınaklar, tiyatro, sütun girişler ve kaya mezarları gibi pek çok eser görebilirsiniz. Şehir Helenistik Döneme ait izleri taşımakta. Daha sonra Buldan'a doğru yola devam;
  • [12:00-13:30] Nostaljik dokuma atölyelerini ve yüzyıllardır bu şirin kasabanın geleneği olan Buldan Bezleri'nin binbir çeşidini görüp alabileceğiniz Buldan'da, öğle yemeği ve gezi için serbest zaman. Ardından Laodikya'ya doğru hareket;
  • [14:30-15:30] Laodikya gezisi: M.Ö. 1. yüzyılda Anadolu'nun en önemli kentleri arasında olan Laodikeia, hristiyanlık döneminde de yedi önemli kiliseden biri olmuş. Son yıllarda yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları sayesinde yeniden doğan bu görkemli antik kent, bütün dünyadan gelen ziyaretçilerle dolup taşmakta. Antik kentin keşfinden sonra Pamukkale'ye doğru yola devam;
  • [16:00-19:00] Pamukkale sit alanının içinde bulunan Hierapolis Harabeleri ve günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiş olan antik kentin Nekropolisi gezileri. M.Ö.2.yüzyılda kurulan Antik Kent'in başlıca yapıları; Hamam-Bazilika, Latrina, Tiyatro, Plutonıum, Apollon Tapınağı, Su Kanalları ve Nymphaeumlar, Kiliseler (Aziz Phılıp Martyriumu, Aziz Phılıp Kilisesi..) Büyük Hamam Kompleksi'dir. Harabelerin ardından tabii sit alanında bulunan ve Dünya Mirası Listesi'ne alınan, akan sulardan kalan karbonat minerallerinden oluşmuş, adeta devasa beyaz bir kale görünümündeki Pamukkale travertenlerinde serbest zaman;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Afrodisias istikametinde hareket;
  • [09:30-13:30] 2017 senesinde Dünya Mirası Listesi'ne alınan Afrodisias Antik Kenti gezisi ve öğle yemeği molası: M.Ö. 5. yüzyılda kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıllar arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiş, Afrodit Tapınağı'yla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmış. Ünlü fotoğrafcı Ara Güler'in tesadüfen bulduğu antik kent Prof. Kenan Erim'in olağanüstü gayretiyle bugünkü durumuna gelebildi. Harabelerin ve çok zengin heykel koleksiyonu barındıran müzenin gezisinden sonra, öğle yemeği için serbest zaman ve Stratonikeia istikametinde yola devam;
  • [15:30-18:00] Hitit döneminde Atriya olarak anılan Stratonikeia, M.Ö. 4. yüzyıldan sonra yoğun Helen göçü almış ve bu dönemde bir Helen kenti statüsü kazanmış. Helenistik dönemde Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar ve Rodos arasında el değiştirmiş, MÖ. 130 yılında tamamen Roma egemenliğine girmiş ve daha sonra Türkler'in hakimiyetine geçmiştir. Bu nedenle, burada farklı medeniyetlerin izlerini görebilirsiniz. 1957 Depremi ve maden çalışmalarından dolayı halk Eskihisar'ı terk edince burası, Osmanlı ve Roma dönemlerinin karıştığı ıssız bir köye dönüşmüş. Şehrin merkezinde, meclis binası olduğu düşünülen dikdörtken bir yapı yeralmakta. Bouleuterion'un dış duvarında ise satılan malların fiyatlarının kayıtlı olduğu bir yazıt bulunmuştur. Böylece malların fahiş fiyala satışı önlenmiş. Burada, 180 metre olan boyuyla Anadolu'da bulunan en büyük Gymnasium'u ve Augustus Tapınağı'nın heyecan verici kalıntılarını görebilirsiniz. Tabiatla ve Eskihisar'ın terk edilmiş evleriyle bir arada duran Antik Kent'in kalıntıları keşfetme keyfinin ardından, Antik dönemde Stratonikeia'ya kutsal bir yolla bağlı olan ve kentinin kutsal alanı olan Lagina'nın muhteşem harabelerini ve özellikle Hekate tapınağını gezerek Akyaka'ya doğru yola devam;
  • [19:00] Akyaka'ya varış ve otele yerleşme: Marmaris ile Muğla'nın ortasında, Gökova Körfezi'nin bakir koyları arasında bulunan Akyaka eski bir balıkçı kasabasıdır. Yemyeşil ormanları, tertemiz koyları, dereleri ve devamlı esen rüzgarı ile tatilcilerin ilgisini kazanan Akyaka 1980'lerden sonra turizm beldesi olarak ünlenmiş ve 2011 yılında Cittaslow (sakin şehir) seçilerek Türkiye'deki 11 sakin kentten biri olmaya hak kazanmıştır. Eski Ula evleri örnek alınarak oluşturmuş mimarisi ile Akyaka evleri tek tip inşa edilmiş ve bütünlük sağlanması amaçlanmıştır;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [09:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Marmaris istikametinde hareket;
  • [09:30-11:00] Marmaris'te serbest zaman: Önemli bir turizm merkezi olan Marmaris, tarihi ve muhteşem doğasıyla ülkemizin görülmesi gereken yerleri arasında yer almaktadır. Şehrin sempatik sokaklarında kaybolarak, güzelliklerini keşfettikten sonra Datça'ya doğru yola devam;
  • [12:15-13:30] Sakinliği, birbirinden temiz, berrak koyları, bozulmamışlığı, Eski Datça'nın rengarenk sokakları, tertemiz havası ile Datça'yı keyifle gezebilmeniz için serbest zaman;
  • [14:30-15:30] Knidos gezisi: Strabon ve Heredot'un övgüyle söz ettiği, korunaklı limanları ve geçiş yolu üzerinde olmasıyla önemli bir liman kent olan Knidos, bir boğazın birbirine bağladığı iki limanın etrafında konumlanmış ve geçmişte hem ticari hem de kültürel açıdan çağının önde gelen kentlerinden olmuştur. Matematikci Eudoksus, Doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos burada yaşamış. Eudoksus'un geliştirdiği ve dönemin büyük buluşu olan güneş saati ise buradaki yerini halen korumakta. Günümüzde kayıp olan Afrodit heykeli, geçmiş çağlarda şehrin gururu olmuştu; kaidesi hala yerini korumakta. Knidos gezisinden sonra Akyaka'ya geri dönüş;
  • [17:45] Akyaka'ya varış ve serbest zaman;
  • [20:00-22:00] Azmak Nehri Kıyısı'nda, yerel bir restoranda akşam yemeği.
  • [09:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Dalyan istikametinde hareket;
  • [10:30-16:00] Köyceğiz'de kısa bir mola vererek Dalyan'a varış. Dalyan, Köyceğiz Gölü ile Akdeniz'i birleştiren ana kanal üzerinde kurulu küçük ve sempatik bir yerleşimdir. Dalyan kanalının denize ulaştığı yer olan İztuzu plajı Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktıkları muhteşem bir kumsaldır. Yine kanal'ın üzerinde bulunan Kaunos Antik Kenti'nin kaya mezarlarını da tekne gezisi esnasında görebilirsiniz. Dalyan, 2008 yılında The Times tarafından Avrupa'nın en güzel açık alanı seçilmiş. Dalyan Köyünden binilecek teknelerle kanal boyunca harika manzaralar izleyeceğiniz bir gezinti ve İztuzu Kumsalı'nda deniz molası (öğle yemeğini burada piknik olarak alabilirsiniz). Köye dönüşte, Göcek'e doğru yola devam;
  • [16:45-18:00] Son senelerin gözde ve şirin tatil beldesi Göcek adeta mavi ve yeşili iç içe geçtiği bir saklı cennet olan Göcek Koyu'nun limanı olup, Mavi Yolculuk teknelerinin uğrak yeridir. Geçmişte Likyalıların yaşadığı kent, o dönemde Daidala ismiyle anılmaktaydı. Günün son molasından sonra Fethiye'ye doğru yola devam;
  • [18:30] Fethiye'ye varış ve otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:30 -09:00] Fethiye şehir turu:Fethiye, Mendos Dağı'nın eteklerindeki körfezin etrafında yerleşmiş bir Akdeniz şehridir. Antik dönemde adı Telmessos olan kent daha sonraları Megri diye anılmışsada, adı 1934 yılında ilk Türk pilotu Fethi Bey'in anısına, bugün kullanılan Fethiye ismiyle değiştirilmiş. Sabah, kahvaltıdan sonra şehrin içindeki antik dönem harabe ve mezarları ile şehrin eski sokaklarını tanımak üzere kısa bir gezinin ardından, Tlos Antik Kenti'ne doğru hareket;
  • [10:15 -11:15] b> Ksanthos Vadisi'nde bulunan önemli Likya kentlerinden biri olan ve Dünya Mirası Geçici Listesinde yer alan, sarp kayalıklar üzerinde konumlanmış Tlos Antik Kenti gezisi: Geçmişte, yedi yönden gelen Likya yollarının burada buluşması ve sarp kayalıkların arasında korunaklı konumu nedeniyle şehre "Metropolis" unvanı verilmiş. Buradaki kayalara oyulmuş tapınak mezarlar ilginçtir. Günümüze kadar ayakta kalan Tiyatro ve Stadyum ile Hamam kalıntıları ve gösterişli Nekropol görülmeye değer. Antik Kent gezisinden sonra Ölüdeniz'e doğru yola devam;
  • [12:00 -16:00] 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilen Ölüdeniz durgun bir gölü andırır. Burada deniz suyunun renklerine ve temizliğine hayran kalmamak elde değil. Deniz ve öğle yemeği molası. Ardından Kayaköy'e hareket;
  • [16:15 -17:00] Kayaköy gezisi: Kayaköy, Antik Karmylassos Kenti'nin kalıntıları üzerine kurulu, 11.ci yüzyıldan beri Rumlar'ın oturduğu bir yerleşimdi. Rumca adı Levissi idi. 1922'de ki mübadelede, Rumlar Yunanistan'a göç ederek Atina yakınlarında Nea-Levissi adlı bir yerleşim kurarak kültürlerini günümüze kadar devam ettirmişler. Ancak Rumlar'ın yerine yerleşen Batı Trakyalı Türkler için olay farklı olmuş ve buraya alışamayarak bir yıl sonra köyü terketmişler. Binalar ise 1957 depreminde büyük hasar görmüş. Çok güzel görüntüler sunan köyün dar ve taş sokaklarında gezintinin ardından Fethiye'ye geri dönüş;
  • [17:30] Akşamüstü Fethiye'de serbest zaman;
  • [20:00-22:00] Fethiye, Balık Pazarı'nda, yerel bir balık lokantasında akşam yemeği.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Xantos ve Letoon istikametinde hareket;
  • [09:30-12:00] 1988 senesinden beri Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Xantos ve Letoon gezisi: Kınık köyü yakınlarında bulunan Xanthos, Antik Çağda Likya'nın en büyük idari merkezi idi. Pers egemenliğinde tamamıyla yanan Kent daha sonra tekrar inşa edilmiş ve M.Ö. II. yy.da Likya Birliğinin başkenti olma görevini üstlenmişti. Likya geleneksel tarzı ile Helenistik ve Roma dönemi etkileri görülen Xantos, özellikle mezar yapılarıyla tanınır. Buradan 4 km. sonra Antik Çağda Likya'nın dini merkezi olan letoon'u görmek mümkün. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmakta. Bu son derece ilginç iki geziden sonra Patara'ya doğru yola devam;
  • [12:30-15:30] Patara gezisi ile deniz ve öğle yemeği için serbest zaman: Patara, Antik Lykia Birliği içinde Pınara, Xanthos, Olympos ve Myra gibi önemli bir şehir olup üç oy hakkına sahipti. Bir liman şehri olan Patara, Xanthos vadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini devam ettirmiş. Burada Roma Dönemi'ne ait bir çok hamamın bulunması, limandaki hareketliliğin göstergesidir. Günümüzde ayakta olan Tiyatro, Odeon, Agora, Ana Cadde gibi binalar görülmeye değer, ancak çağlar boyunca önemini koruyan bu antik kentte restorasyon çalışmaları devam eden Patara Deniz Feneri tek başına bir ilgi odağıdır. Antik kent harabelerinin keşfinden sonra muhteşem plajında deniz ve yemek molası. Ardında Kalkan'a hareket;
  • [16:00-17:00] Kalkan'da serbest zaman: Tarihi ve muhteşem doğası ile büyüleyen minik bir sahil kasabası olan Kalkan için ünlü tarihçi Herodot, "Dünyada yıldızlara en yakın yer" demiş. Burada, tipik Akdeniz mimarisine hâkim sokakları gezip, doğal güzelliklerinin tadını çıkarabilir, bir ihtimal nesli tükenmekte olan koruma altındaki su kaplumbağaları yani 'Caretta Caretta'lar ile karşılaşma fırsatı da yakalayabilirsiniz. Daha sonra Kaş'a doğru yola devam;
  • [17:30] Kaş'a varış, otele yerleşme. Kaş, Antiphellos Antik Kenti'nin günümüze kadar yaşayan uzantısıdır. Meis Adası'nın karşısında ve muhteşem koyların ortasında bulunan bu eski balıkçı kasabasının dar sokakları, küçük ve sempatik cepheli evleri, renkli dükkanları insanı gizemli bir dünyaya doğru sürükler. Şehirde serbest zaman;
  • [20:00-22:30] Şehirde, yerel bir restoranda akşam yemeği.
  • Kaş'ta tam gün serbest. Gününüzü Kaş'ta dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz bir çok alternatif mevcut. Arzu ederseniz ve Schengen vizeniz varsa, sabah, otelden yürüyüş mesafesinde bulunan limana giderek, saat 10.00 da, gemi ile yarım saatlik bir yolculukla Meis Adası'na geçebilirsiniz: Rengarenk evleri, dar sokakları ve yanyana lokantalarıyla bir koy etrafına konuşlanmış bu sempatik Ada'da saat 16.00 daki dönüş gemisine kadar hoşca vakit geçirebilirsiniz. Bu zamanınızı bu şirin kasabanın içindeki rengarenk çiçekli sokaklarda dolaşıp adeta bir Ege atmosferini hissederek veya limandan kalkan taksi motorlarla, gidiş-dönüş 5€ karşılığında Aya Yorgi Koyu'na gidip, denize girerek değerlendirebilirsiniz. Taksi motorlar anlaştığınız saatte sizi tekrar geri alıyorlar. Aya Yorgi'nin kum ya da taş bir plajı yok, denize merdivenle iniliyor ama su tertemiz ve rengi de mükemmel. Küçük şirin bir kilisesi ve bir de tavernası var. İşletmecisi de Türk. Huzurlu, sakin bir plaj. Güneşlenmek, kitap okumak için ideal. Ada'da yine limandan kalkan ufak gezi motorlarıyla Mavi Mağara'ya da gidebilirsiniz. Kaş'ta ikinci bir alternatif ise, limandan kalkan bir gezi teknesi ile gün boyu Kaş'ın koylarında gezip, denize girmek olabilir;
  • [20:00-22:30] Akşam ise, sizin için, Kaş'ın merkezindeki lokantalardan, damak zevkimize en uygun olanını seçtik ve birlikte, keyifli bir akşam yemeği yiyeceğiz.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Aziz Nikolaos Kilisesi ve Myra Antik Kenti'nin bulunduğu Demre'ye gitmek üzere hareket;
  • [09:00-12:00] Varışta Kekova, Demre, Myra gezisi: İlk olarak Aziz Nikolaos Kilisesi'ni ziyaret. 3. yüzyılın ikinci yarısında Patara'da doğup Myra'da piskoposluk yapmış olan Aziz Nikolaos'ın saygın dini kişiliği öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamış. Aziz Nikolaos, Hollanda ve ingiliz dillerinde Santa Klaus olarak tanınmış ve Kuzey Avrupa ülkelerinde çocukların koruyucusu ve sevindiricisi Noel Baba geleneği Aziz Nikolaos inancıyla bütünleştirilerek yarı dini ve çok popüler efsanevi bir kişinin yaratılmasına sebep olmuş. Noel Baba hep karlar ve kızaklar üzerinde tasfir edilsede esasında yaşadığı yer Akdeniz kıyısındaki Myra'dır. Burada bulunan Aziz Nikolaos Kilisesi, Bizans sanat tarihinin önemli bir anıtı ve Orta Bizans Dönemi'nin seçkin bir örneğidir. Kiliseyi gezdikten sonra Myra harabelerine doğru devam. Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myros nehrinin (Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanmaktaydı. Kanalın diğer yanında yer alan Andriake (Çayağzı) Limanından da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülmekteydi. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları ve Roma Dönemi tiyatrosu ile ünlüdür. Buradaki tiyatro maskı şeklindeki taş friz kabartmaları ve kaya mezarları çok etkileyicidir. Myra gezisinden sonra Kekova Batık Şehri'ni keşfetmek üzere Üç Ağız'a hareket. Üç Ağız, Kekova Körfezi kıyısında, Antik Theimussa Kenti harabeleri üzerine kurulmuş ufak ve sempatik bir köydür. Karayolu ile Kekova'yı birbirine bağlar. Kıyısında, çok romantik bir görüntü veren yarı batık mezarlar görebilirsiniz. En önemliside buradan bineceğiniz balıkçı tekneleriyle Antik Dolkisthe Kenti'nden kalma batık harabeleri keşfedebilirsiniz. Bu şehir 2. yüzyılda depremlerle yok olmuş. Burada bir tekne turu yaptıktan sonra, Finike'ye hareket;
  • [13:00-14:00] Finike'nin balıkçı limanında öğle yemeği molası. Ardından Arykanda'ya doğru yola devam;
  • [14:30-16:00] Arykanda gezisi: Bu Antik Kentin, denizden 800 mt. yüksekte, arkasını sarp kayalıklara vererek inşa edilen kentin son derece etkileyici bir görünümü vardır. Pax Romana'nın sağladığı huzur ortamında gelişen Arykanda 240 senesindeki Büyük Likya Deprem'inde çok yıkım görmüş fakat bundan sonra bile tüm Arap akınları ve haçlı istilasına rağmen yaşamaya devam etmiş. Kent 11'nci yüzyıldan itibaren Türkmenlerin hakimiyetine geçmiş. 1838 senesinde İngiliz gezgin Charle Fellows'un ziyaretiyle yeniden hatırlanan Arykanda'nın kazıları, 1971 senesinden itibaren, yaşamını Antik Likya'nın keşfine adayan Prof. Cevdet Bayburtlu başkanlığında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi tarafından yürütülmüş. Bu Kent'in etkileyici harabeleri arasında Tiyatro, Hamam, Gymnasium, Odeon, Agora gibi bir çok oldukça iyi korunmuş binayı görebileceğiniz gibi karşınıza çıkacak en ilginç yapılar ise Aykırıçay kaynağının bulunduğu yerdeki kayalığın üzerinde yapılmış olan su yolları ile şehrin tüm binalarının iki misli bir alanı kaplayan Nekropol'ü olacaktır. Gezinin ardından, Elmalı'ya doğru yola devam;
  • [16:30-18:30] Varışta, Elmalı Arkeoloji Müzesi gezisi: Bu müzede elmalı hazinesinin olağanüstü güzellikteki sikkelerini ve civar kazılardan gelen, çok iyi korunmuş mezar odalarını görebilirsiniz. Ardından şehrin restore edilmiş ve çok etkileyici görünüm kazanmış arastasını ve Abdal Musa Türbesi'ni gezip otele yerleşme;
  • [19:30-21:30] Akşamüstü, gün batımında oluşan muhteşem renkleriyle, Likya Şarapları'nın Bağlarını gezip, şaraphanede yeni ürünlerin hazırlanışını gördükten sonra, bağevinde hazırlanan şarap tadımlı akşam yemeği.
  • [09:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Kibyra'ya gitmek üzere hareket;
  • [10:30-13:30] Kibyra gezisive öğle yemeği molası: Gölhisar'ın kuzeybatısındaki tepelere konumlanan antik şehirde göreceğimiz en önemli mimari yapıtların başında Stad, Agora, Tiyatro, Meclis Binası gelmekte. Kibyra; Kabalis ve daha sonraki adlandırılmasıyla Kibyratis bölgesinin merkezidir. Kuzeyde Frigya, batıda Karya ve Likya, doğuda Pisidya ile çevrelenen bu bölge, antik dönemden günümüze güneydeki limanları iç bölgelere bağlayan bir kavşak konumundadır. Asia Eyaleti'nin önemli bir parçası olan kent, M.S. 23'de geçirdiği büyük depremle önemli ölçüde tahrip olmuşsa da, İmparator Tiberius'un yardımlarıyla tekrar imar edilmiş ve kent imparatora şükranlarını belirtmek için ismini "Caiseria Cibyra" olarak değiştirmiştir. MÖ 43'de Likya bir Roma Eyaleti olduğunda, daha önce Asia Eyaleti sınırlarında olan kentin, Likya Eyaleti'nin bir parçası haline gelmiş. Strabon; Kibyra'lıların Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleri olmak üzere dört dil kullandıklarını, demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını aktarır. Ayrıca epigrafik ve arkeolojik araştırmalar, dericilik ve seramik üretiminde önemli bir merkez olduğunu ortaya çıkarmış. Antik Kent gezisinden sonra, Gölhisar'da öğle yemeği molası ve ardından, Büyük İskenderin bile fethedemediği Termessos Antik Kenti'ne hareket;
  • [15:30-17:30] Türkiye'nin en iyi korunmuş antik şehirlerinden olan Termessos Antik Kenti gezisi: Şehir deniz seviyesinden 1150 metre yükseklikte olup, Akdeniz'e hakim bir konumdadır. Güllük Dağı'nın güneybatısında doğal bir platform üzerine kurulmuştur. Vahşi bitkiler ve çam ağaçlarıyla kaplıdır. Bu da, şehre el değmemiş ve huzurlu bir görünüm kazandırır. MÖ 333'de Büyük İskender bu şehri istila etmeye çalışmış, ancak zor olacağını anlayınca çekilip seferine devam ederek Sagalassos'u almıştır. Tiyatronun tepesinden göreceğiniz manzara, şehrin alınmasının ne kadar zor olacağının şahididir. Termessos, çok sayıda tapınağa ve ormanlarla kaplı çok geniş mezarlık alanlarına sahiptir. Mezarlarının çeşitliliği ve bezemeleri oldukça zengindir. Anıtsal mezarların yanında çok sayıda savaşçıyı betimleyen kalkan motifli lahitde bulunmaktadır. Antalya Müzesi'nde Termessos'a ait en ilginç eser "Lahitler Salonu"nda sergilenen "Köpek Lahdi" dir. Stefanos adlı köpeğe sahibesi tarafından yazılmış şiirsel kitabe benzersiz olmasıyla ayrı bir önem taşır. Gezinin ardından antalya istikametinde yola devam;
  • [18:15] Antalya'ya varış ve otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Perge Antik Kenti'ne gitmek üzere hareket;
  • [09:00-11:00] Perge Antik Kenti gezisi: İlk yerleşimleri Hititler'e kadar uzanan bu Antik Kent, Roma Dönemi'nde Anadolu'nun önde gelen yerleşimleri arasındadır. Mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı ile ünlü olan antik kentin kazılarında bulunan mermer heykeller Antalya Müzesi'ni en önemli heykel müzelerinden biri haline getirmiştir. Son yıllarda, hızlı bir kazı ve retorasyon programına giren Perge'yi gezerken göreceğiniz mimari eserlerin arasında, özellikle çok iyi korunmuş Tiyatro ve stadyum ilgi çekicidir. Bunu yanında, dikdörtgen planlı agora, yüksek kuleler, anıtsal çeşmeler, hamamlar ve sütunlu caddeler kentteki sosyal hayatın ne kadar gelişmiş olduğuna tanıklık ederler. Hristiyanlığın en önemli havarilerinden Aziz Paul'ün, misyonerlik seyahatleri sırasında kenti ziyaret ettiği kabul edilir. Gezinin ardından Antalya'ya geri dönüş ve meşhur Hadrian Kapısı'ndan geçerek, eski Antalya sokaklarının keşfi ve Antalya Eski Limanı'na varış;
  • li>[12:00-13:00] Eski Limanı'da, öğle yemeği için serbest zaman;
  • [13:00-16:00] Tekne ile Şelaleler Gezisi: 3 Saat sürecek bu tekne turunda, Düden Çayı'nın Akdeniz'e dökülürken oluşturduğu şelaleleri, şehrin falezlerini ve manzaralarını görüp, denize girme fırsatı bulacaksınız. Limana dönüşte Antalya Müzesi'ne hareket;
  • [16:30-18:00] Antalya Arkeoloji Müzesi gezisi:1988 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi ödülüne layık görülen Antalya Müzesi'nde, Perge başta olmak üzere, bölge kazılarında bulunan eserler sergilenmekte ve bu nedenle barındırdığı zengin kolekiyonla dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılabilmektedir. Müze, 30 bin metrekarelik bir alanda 14 sergi salonu ile heykel ve değişik eserlerin sergilendiği açık hava galerileri ve bahçeden oluşmaktadır. Müze gezisinin ardından otele dönüş;
  • [20:00-22:00] Şehir Merkezi'nde, yerel bir restoranda akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Aspendos Antik Kenti'ne gitmek üzere hareket;
  • [09:00-10:00] Aspendos Antik Kenti gezisi: Aspendos, çok iyi korunarak günümüze kadar gelmiş Roma Dönemi tiyatrosu tüm dünyada ün yapmıştır. Şehir, Köprüçay'a (Antik Eurymedon) hakim bir tepenin düzlüğünde kurulmuştur. Aspendos, Akdeniz ile ulaşımını ve gelişmesini yakınındaki nehre ve dolayısıyla çevresindeki bereketli topraklara borçludur. Tiyatrosu, gerek mimari özellikleri gerekse iyi koruna gelmişliği ile Roma Devri tiyatrolarının günümüzdeki en seçkin temsilcilerinden biridir. Tarihçiler şehrin yakınlarında akan nehrin kenarında İ.Ö. 467 yılında Yunanlılarla Persler arasında geçen, Eurymedon Savaşı adıyla anılan savaşta Yunan tarafının kazandığından bahseder. Aspendos, Büyük İskender'e hileli yollarla direnme göstermeye çalışsa da sonuçta teslim olup, şehirde yetiştirilen ünlü atlar ve altın karşılığındaki vergi borcunu kabul etmişlerdir. Gezinin ardından, Side'ye doğru yola devam;
  • [10:30-13:00] Side Antik Kenti gezisi ve öğle yemeği molası: Side MÖ 7. yüzyılda bir yerleşim merkezi olur ve Büyük İskender'in Anadolu seferinde (MÖ 334) hiçbir direniş göstermeden kapılarını Makedonya kralına açar. Side, daha sonraları İskender'in kurduğu büyük sikke basım merkezlerinden biri olur. MÖ 1. yüzyılda Pisidya ve dağlık Kilikya bölgelerinde başlayan korsanlık, Pamfilya ve dolayısıyla Side'ye de atlamış, korsanlarla başa çıkamayan Sideliler liman ve pazarlarını onlara açmak zorunda kalmışlardır. Sonunda MÖ 78 yılında Romalı Konsül Publius Servilius'un bölgeyi korsanlardan temizlemesi üzerine Side de Pamfilya'nın diğer kentleri gibi Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır. 9. ve 10. yüzyıllarda Arap akınlarıyla iyice zayıf düşen kent, tam bir "korsan yuvası" olur. 12. yüzyılda, Side'yi "Yanık Antalya" olarak adlandıran Arap coğrafyacısı İdrisi ise halkının iki günlük mesafede bulunan "Yeni Antalya" da iskân edilmiş olduğunu yazar. Ticaret ve liman kenti olarak tanınan Side Antik Kenti kalıntıları üzerinde XX. yüzyıl başlarında Giritli göçmenler tarafından Selimiye Köyü kurulmuştur. Gezinin ardından, sempatik Side Kasabası'nda öğle yemeği molası ve ardından Toros Dağları'na doğru tırmanıp, muhteşem manzaraları izleyerek Sarıhacılar Köyü istikametinde yola çıkış.
  • [14:00-15:00] Sarıhacılar Köyü gezisi: Tarihi Romalılar dönemine kadar uzayan bu köy Selçuklular döneminde İpek Yolu üzerindeki kervanların güvenliğini sağlıyordu. Buradan geçen ve üzerinde yürüyüş yapacağınız bu yol, Roma döneminde, Sagalassos'un güneyinde ki Döşemealtı'ndan başlayan Via Sebaste'nin bir devamıdır. Köyün 650 yıllık camiine hayran kalmamak mümkün değil. Bu köyde ve civar köylerde göreceğiniz Düğmeli Ev tabir edilen geleneksel Akseki Evleri ise başlı başına bir seyahat nedeni olabilir. Bu evler iki katlı ve taş duvarlıdır. 60- 70 cm. genişliğindeki taş duvar, esas taşıyıcı gibi görünse de, asıl taşıyıcı ahşap iskelettir. Ahşap iskelet ve yığma taştan oluşan bu karma sistem Akseki'ye özgüdür ve Anadolu'da benzerine rastlanmaz. Taş duvarların aralarına atılan kısa ahşapların ucu, 20-25 cm. dışarıda bırakılır. Bu ahşap uçlara yöre halkı "düğme" adını vermekte ve evlerin adı da buradan gelmekte. Köyü, evleri, camii ve kervan yollarını gezdikten sonra, İbradı üzerinden Altınbeşik Mağarası'na doğru yola devam;
  • [16:00-17:30] İbradı ve Altınbeşik Mağarası gezisi. İbradı'da çay molası ve kasabanın keşfi. Burası Oğuzların Salur boyundan, Teke Türkmenlerinin çoğunlukla yaşadığı bir bölgedir. Akseki - İbradı havzasında Öz Türkçenin kullanımı çok yaygındır ve yöre halkı Orta Asya adetleri hala korur. Bu yörede oğlak, keçi, çebiç, teke eti çok fazla tüketilir. Kasabada gezerken bu özellikleri gözlemleyebilirsiniz. İbradı'dan sonra kısa bir yolculukla Altınbeşik Mağarası'na varış. Bu mağara ilk kez 1966 yılında, bölgede Oymapınar Barajı ile ilgili yapılan araştırmalar sırasında bulunmuş. Mağara içinden çıkan suyun yeraltından Beyşehir Gölü ile irtibatlı olduğu boya deneyi ile kanıtlanmış. Botlarla mağaranın keşfi: Botla, mağaraya 200 metre uzunlukta bir yeraltı gölü üzerinden girerek suyun sonunda ki, güzel görünümler sunan traverten oluşumları görebilirsiniz. Gezinin sonunda Ormana'ya doğru yola devam;
  • [18:00] Ormana'ya varış ve otele yerleşme. Ormana Kasabası çok güzel düğme evler barındırmakta. Geceleyeceğimiz butik otel kasabanın göbeğinde bulunduğu için, sempatik Ormana sokaklarını dilediğiniz gibi keşfedebilirsiniz;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:30] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Türkiye'nin 3.cü büyük gölü olan Beyşehir Gölü istikametinde hareket;
  • [10:00-11:00] Beyşehir Gezisi: Gölün hemen kıyısında kurulmuş olan kasaba, yüzyıllardır önemli bir yerleşim yeri oluşturmuş. 1299 yılında yapılan Eşrefoğlu Camii ise Türkiye'nin en büyük ahşap tavanlı ulu camii olup ahşap işçiliği ve kök boya ile yapılan süsleri bir şaheserdir. Camii ve hemen yanında bulunan Bedesten ile İsmail Ağa Medresesi gezisi. Gezinin ardından Yalvaç 'a doğru yola devam;
  • [13:00-15:00] Yol üzerinde, Eflatunpınar Hitit Çeşmesinde mola: Bir doğal su kaynağına yapılmış olan ve üzerinde fırtına ve güneş tanrılarının kabartmaları bulunan bu ilginç geç hitit anıtı üzerine çok fazla bir bilgi ve araştırma bulunmamakta. Buradan yola devamla, Isparta'nın güzel ve modern ilçesi Yalvaç 'a varış: Antik dönemde Antiochia in Pisidia Anadolu' daki en büyük kentlerden biriymiş. İsa'nın 4 havarisinden biri olan Aziz Paulus, diğer havarilerle birlikte hıristiyanlığı yaymak ve dünya dinine dönüştürmek için M.S 46-48 yılları arasında Anadolu'da büyük bir geziye çıkar ve bu şehirdeki bir sinagogda ilk resmi vaazını verir. Daha sonra sinagogun yerine bir kilise yapılır. Günümüzde bu kiliseden kalanlar halen görülebilmekte. Kilisenin dışındaki antik kent kalıntıları ise oldukça ilginç. Harabeleri gezdikten sonra öğle yemeği molası ve ardından Eğirdir Gölü'ne doğru yola devam;
  • [16:00-16:45] Eğirdir Gölükıyısında mola: Bu molada kıyıya bir yol ile bağlı bulunan Yeşil Ada'da gezerek bu çok güzel göl ve dağ manzaralarını seyredebilirsiniz. Ardından Sagalassos'a doğru yola devam;
  • [19:00] Yol üzerinde Isparta'da kıda bir mola vererek Sagalassos'a varış ve otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [08:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Sagalassos Antik Kenti gezisi için hareket;
  • [08:30-10:30] Sagalassos Antik kenti gezisi: 1706 da fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilen bu antik kentteki kazı çalışmaları 1990 yılından beri Belçika Leuven Üniversitesi ekibi tarafından yürütülmekte. Antik kentin keşfi: Dünyanın en yüksek rakımlı antik tiyatrosu; Marcellum (gıda pazarı); Meclis binası; Antoninler çeşmesi; Agora; Odeon; Roma hamamı; Eski çağlardan beri suları akan hellenistik çeşme; Neon kütüphanesi; Çömlekçiler mahallesi ve diğer yapıtlar... Harabeleri gezidikten sonra Burdur'a doğru yola devam;
  • [11:30-12:15] İnsuyu Mağarası'nda bir mola ve mağaranın gezilmesi: Uzunluğu 597 m ve en geniş yeri 80 m dolayında olan bu mağara birbirine bağlı 9 boşluktan oluşmuş. Boşluk yanaklarında birikmiş suların oluşturduğu gölcükler mağara tabanından geçen karstik bir yer altı akarsuyu ile birbirine bağlanmışlar. Karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucunda mağara içinde meydana gelen sarkıt ve dikitler muhteşem görüntüler sunmakta. Gezinin ardında Burdur'a hareket;
  • [12:30-14:15] Burdur'a varışta, Sagalassos kazılarında bulunan harika eserlerin sergilendiği küçük ve sempatik Burdur Arkeoloji Müzesini gezisi. Ardından öğle yemeği için serbest zaman ve sonrasında, Burdur Gölü kıyısını takip ederek Salda Gölü'ne doğru yola devam;
  • [15:30-16:45] Salda Gölü, Göller Bölgesi içinde, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu karstik bir göldür. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye'nin üçüncü en derin gölü olup Dünyadaki Mars özelliği gösteren iki yerden biridir. Göldeki magnezyum yüklü beyaz kayaların aynısı Mars'ta da olduğu için buraya Mars yüzeyli göl denmekte. Gölün toprak yapısının sahip olduğu mineraller sayesinde, göl suyunun bazı cilt hastalıklarına karşı tedavi edici etkisi vardır. Suyunun temiz ve berrak oluşu ve turkuaz rengi, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsalların Okyanus adalarını andırmalarına neden olmakta. Çeşitli molalar vererek gölün çevresini keşfettikten sonra, Sagalassos'a geri dönüş;
  • [18:30] Sagalassos Lodge&Spa ya varış;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • [07:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Frig Vadisi ne gitmek üzere hareket. Yol üzerinde, mevsimine göre Gül veya Lavanta Tarlaları'nda mola;
  • [11:30-13:00] Frig Vadisi gezisi: M.Ö. 9. yy'larda Kafkaslar'dan Anadolu'ya göç eden Frigler Kütahya, Afyon ve Eskişehir arasında kalan Dağlık Frigya Bölgesinin tüf kayalarından oluşan vadilerine yerleşmişler. Buralardaki kayaları oyarak özgün bir mimari ortaya çıkarmışlar ve yaptıkları eserler kendilerinden sonra gelen medeniyetlere misal teşkil etmiş. Frig dönemi kaya anıtlarının ortak özellikleri, bezemelerindeki ve süslemelerindeki zenginlik, üçgen alınlık ve içerisinde Ana Tanrıça heykeli bulunan kaya nişlerdir. Burada Frig kaya fasadlarının en görkemli örneği olan Midas (Yazılıkaya) Anıtı' nın keşfi: Üzerinde, Frig dilinde yazılı "Midai" sözcüğü nedeniyle bu isimle anılan ve 17 metre yüksekliğindeki cephesi geometrik motiflerden oluşan zengin bir bezeme ile süslenmiş bu anıtın merkezinde kapıyı simgeleyen büyük bir nişe, dini törenlerde Ana Tanrıça heykelinin konulduğu düşünülmekte. Bereketi simgeleyen Ana Tanrıça inancı Hitiler gibi Frigler de benimsemiştir. Yazılıkaya bölgesinin, Frigler için önemli bir kutsal merkez olduğu şüphesizdir. Anıt volkanik bir kayalığın üzerine kazınmış. Anıt ve çevresini gezdikten sonra Seyitgazi yönünde hareket;
  • [13:30-14:30] Kısa bir yolculuğun ardından Seyitgazi'de bulunan Seyit Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi gezileri. Burada bulunan türbe ve cami 1207-1208 yıllarında hüküm süren Anadolu Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubad'ın annesi Ümmühan Hatun tarafından, 720-740 yıllarında sıklaşan akınlarda Bizans'a karşı büyük kahramanlıklar gösteren ve 720 yılında Mesih kalesi olarak bilinen bölgede şehit düşen efsanevi halk kahramanı Seyyit Battal Gazi adına yaptırılmış. Gezinin ardından Eskişehir'e doğru yola devam;
  • [15:30-19:00] Eskişehir'e varış ve şehir turu: Türkiye'nin ilk yerli otomobili olan Devrim Arabası'nın Tülomsaş'da görülmesi ve Odun Pazarı'nda gezinti. Eskişehir'in ilk yerleşim yeri olan Odunpazarı'nın evleri, Türk mimarisinin en güzel örneklerindendir. Ahşap çatılı ve rengarenk boyalı bu kerpiç evler, şehrin tarihi havasını çok iyi yansıtmakta. Bu gezi esnasında, 16. yüzyıl Osmanlı eseri olan Kurşunlu Külliyesi ve içinde yeralan, ebru, hat gibi el sanatlarının yapıldığı Eskişehir Sanatları müzesi ile Lületaşı Müzesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı görülecek yerler arasında. Daha sonra otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Akşam yemeği için Porsuk Çayı kıyısına bulunan otelimizde. Bayatçık Deresi ve Kızıltaş suyundan beslenen Porsuk Çayı, Sakarya Nehri'nin en uzun koludur. Burası Eskişehir'in en hareketli bölgesi sayılabilir. Özellikle akşam, çevre ışıklarıyla farklı bir güzellik kazanmakta. Yemekten sonra ışıkları seyrederek çevrede keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.
  • [09:00-11:00] Sabah, kahvaltıdan sonra, Odunpazarı'nda son gezinti: Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi ile Çağdaş Cam Sanatları Müzesi gezileri;
  • [11:00-14:00]Yolculuğun çok keyifli, keşiflerinden biri olacak Odunpazarı Modern Müze gezisi. Mimar ve sanat koleksiyoneri Erol Tabanca'nın yönetim kurulu başkanı olduğu Polimeks'in ana sponsorluğunda, Japon mimar Kengo Kuma'nın, Odunpazarı'nın geçmişinden ilham aldığı ve eskiden odun ticaretinin yapıldığı bölgenin tarihine bir saygı duruşu niteliğinde ahşap malzemenin kullanıldığı modern tasarımıyla gerçekleşen müze, 7 Eylül 2019 da şehrin ve ülkenin sanat hayatına kazandıldı. Müzenin kalıcı koleksiyonu da Erol Tabanca'nın kişisel resim, heykel, enstalasyon ve yeni medya sanatı çalışmalarından oluşuyor. Ancak, misafir sanatçıların çalışmalarını veya geçici sergileride görmek mümkün. Müze gezisi, özel rehber anlatımıyla yapıldıktan sonra, öğle yemeği için serbest zaman ve ardından efsaneler şehri Antik Gordion'a hareket;
  • [15:45-17:00] Frigya'nın tarihî başkenti olan Gordion, Polatlı yakınlarında yer alan Yassıhüyük' te bulunmakta. Burada gezeceğiniz, efsanelerde bahsedilen Eşşek Kulaklı Frigya Kralı Midas'a ait olduğu düşünülen Tümülüs Mezar, bu yolculukta keşfedeceğiniz en ilginç yerlerden biri olacak. Uzun bir tünelden geçerek ulaşacağınız antik mezarda, kalın kütüklerle çevrili mezar odası bulunmakta. Burada bulunan eşyaları, bir gün önce, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde görmüş olacaksınız ancak yerinde görecekleriniz yinede çok heyacan verici olacaktır. Bununla birlikte, göreceğiniz müzede sergilenen eserler ile ayçiçeği ve buğday tarlalarının ortasında müthiş bir manzara oluşturan antik kentin ve tümülüslerin görüntüsü hafızalarda unutulmaz bir iz bırakacaktır. Bu keşiften sonra Ankara istikametinde yola devam;
  • [18:30] Ankara'ya varış ve otele yerleşme;
  • [20:00-21:30] Otel'de akşam yemeği.
  • Ankara: Radisson Blu Ankara 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    İstanbul: Erguvan Otel Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Kırklareli: İğneada Resort Hotel & Spa 5 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Edirne: Margi Hotel 5 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Çanakkale: İris Hotel 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Ayvalık: Haliç Park Hotel 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    İzmir: Kordon Otel Çankaya 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Kuşadası: Marina Hotel Kuşadası 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Uşak: Ramada by Wyndham Uşak 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Denizli: Lycus River 5 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Akyaka: Yücelen Hotel Gökova 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Fethiye: Atapark Hotel 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Kaş: Otel Maki Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Elmalı: Tu-Ba Otel Konuk Evi
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Antalya: Best Western Plus Khan Hotel 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Antalya: Ormana Active Butik Hotel Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Burdur: Sagalassos Lodge & SPA 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Eskişehir: Senna City Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Rezervasyon Şartları:
  • Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak 24 saat tutulur. Bu süre sona ermeden tur bedelinin tamamı ödendiği takdirde rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Opsiyon süresi sonunda ödeme yapılmadığı takdirde talebiniz otomatik olarak iptal edilecektir.
  • Rezervasyonunuz kesinlik kazandığı andan itibaren, 12 saat içinde, otobüs yerleriniz, mümkün olduğunca tercihleriniz doğrultusunda ayrılarak, yer numaraları dosyanıza işlenecek ve tarafınıza bildirelecektir.

  • İptal şartları:

  • Katılımcı, seyahatin başlama tarihinden 15 gün öncesine kadar satın aldığı turu iptal edebilir. Bu durumda, ödemiş olduğu ücretin tamamı iade edilir.
  • 15 günden 48 saat kalaya kadar iptal edilen turlarda, ödenen ücretin %50 si iptal bedeli olarak tutulur ve kalan bakiye iade edilir
  • 48 saatten hareket anına kadar veya turun hareketinden sonra yapılan iptallerde maalesef geri ödeme yapılamaz.
  • Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
    • 46 Kişilik konforlu özel tur otobüsüyle seyahat;
    • Program gereği kullanılan deniz araçları, tekne gezileri;
    • Akşam yemekleri (Yemek dahil olarak satın alanlar için);
    • Otobüste su, çay ve kahve ikramı;
    • Otobüste maske ve dezenfektan;
    • Gezi boyunca kullanacağınız kişisel kulaklık;
    • Belirtilen otellerde oda+kahvaltı konaklama;
    • Milli Park girişleri;
    • Müze Kart'ı kapsamayan müze girişleri;
    • Rehberlik hizmetleri.
    • Tur Rehberi hariç tüm bahşişler;
    • Seyahat sigorta paketi.
    Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
    • Bulunduğunuz şehirlerden, tura katılıp ayrılacağınız noktalara ulaşım;
    • Ören yerleri girişi için müze kart;
    • Öğle yemekleri;
    • Yemeksiz satın alanlar için akşam yemekleri;
    • Programda belirtilmeyen geziler;
    • Tur rehberi bahşişi;
    • Her türlü kişisel harcama;

    * Polo Turizm özel seyahat sigortası paketi tüm seyahat ücretlerine dahil olup, Polo Turizm Seyahatleri'ne katılan bütün yolcuları kapsar. İlk ödemeyi yaptığınız anda size verilen poliçenin : Mesleki Sorumluk bölümü ödenen ücretin % 100 'ünü, Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bölümü ise ödenen ücretin %90'ını teminat altına almaktadır.
    85 yaş ve üstü yolcularda Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali durumunda ödenen ücreti sigorta kapsamamaktadır.